Uygulamalarımız appstore googleplay

#Gap

gazeteci63.com - Gap haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gap haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gap’ın Başkentinde Ürün Çeşitliliği Haber

Gap’ın Başkentinde Ürün Çeşitliliği

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında yapılan sulama yatırımları sayesinde üretim çeşitliliğinin arttığı Şanlıurfa'da çiftçiler, getirisi yüksek alternatif ürünlere yöneliyor. Bölgeye hayat veren GAP ile en fazla yetiştirilen pamuk, sebze, mısır ve buğdayın yanında çiftçiler alternatif ürün olarak ayçiçeği, kimyon, soya fasulyesi ve yer fıstığını ekmeye başladı. Kentte ekim alanı her geçen gün artan ayçiçeğinde 65 bin dekar, yer fıstığında 20 bin dekar, kimyonda 45 bin dekar ve soya fasulyesinde 20 bin dekar alanda üretim yapılıyor. Bu yıl kentte ekimi yapılan ayçiçeğinde 10 bin ton, soya fasulyesinde 6 bin ton, yer fıstığında 10 bin ton, kimyonda ise 3 bin 500 ton rekolte bekleniyor. Bölgede ürün çeşitliliğiyle verimde artışın yaşanması, Türkiye ve bölge ekonomisine önemli katkı sağlıyor. Üretim alanları her geçen gün artıyor Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, AA muhabirine, Türkiye'de pamuğun yüzde 42'si, mısırın yüzde 20'si, buğdayın ise yüzde 10'nun Şanlıurfa'da üretildiğini söyledi. Çiftçileri yeni alternatif ürünlere yönlendirdiklerini ve son zamanlarda alternatif ürün alanlarının arttığını belirten Öztürkmen, şöyle devam etti: "Alternatif ürünlerin üretim alanları her geçen gün artmakta. Geçen yıllarda bu rakamların üçte birini görebiliyorduk. Çiftçi artık daha iyi üretebilmek için yeni arayışlar içerisine girdi. Ayçiçeği, kimyon, yer fıstığı gibi üretim alanlarını genişletti. Kimyon daha önce ekilen ama hüzne uğrayan bir bitki olmuştu. Ayçiçeğinde aynı problemler yaşanıyordu. Son zamanlarda birkaç büyük çiftçimizin ayçiçeği yağı üreten fabrika açması ya da kimyonla ilgili pazarı artırıcı çalışmalar bölgede bu alternatif ürünlerin gittikçe artmasına vesile oldu. Şanlıurfa'nın önümüzdeki günlerde bu bitkilerde Türkiye trendi yakalayacağına önemli bir göstergedir." Çiftçilerin maliyeti az, getirisi yüksek ürünlere yöneldiğini dile getiren Öztürkmen, "Tarımda belli bir yeri yakaladık. Üretimde aldığımız ürün çok değişmiyor, artık en üstlerdeyiz. Bununla beraber fiyatlar çok yükselmiyor. Demek bizim yapacağımız tek şey var masrafı kısmak. Bunun için de oldukça akıllıca önlemler alınıyor. Alternatif ürün arama da onun bir göstergesi. Ümit ediyorum ki önümüzdeki günlerde daha küçük alanlarda daha farklı ürünler üretilerek bölge ve ülke ekonomisine faydası olur." değerlendirmesini yaptı. Alternatif bitkilerle ilgili Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Güneydoğu Anadolu Projesi Tarımsal Araştırma Enstitüsü (GAPTAEM) ve Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından çalışmalar yapıldığını anlatan Öztürkmen, çiftçilerin çalışmalarla ilgili teknik personelden bilgi alabileceğini söyledi. Yer fıstığı üreticisi Abdullah Akkurt da alternatif ürün olarak 40 dönüme yer fıstığı ektiğini aktardı. Geçen yıl da yer fıstığı ektiğini ve memnun kaldığını dile getiren Akkurt, bu yıl da iyi bir ürün beklediklerini ifade etti.

Mor, Mavi ve Siyah Buğday Çeşidi Haber

Mor, Mavi ve Siyah Buğday Çeşidi

Türkiye'de tahıl üretiminin en fazla yapıldığı kentlerin başında gelen Şanlıurfa'da, Güneydoğu Anadolu Projesi Tarımsal Araştırma Enstitüsü (GAPTAEM) mühendisleri, katkı maddesi kullanılmadan ekmek, makarna, kek, bisküvi ve diğer gıdalara renk verecek mor, mavi ve siyah buğday çeşitleri geliştirdi. Bölge ürünlerinin verimliliği ve çeşitliliğine katkı sunmak amacıyla faaliyet yürüten GAPTAEM mühendisleri, gıda üreticilerinden gelen talepler doğrultusunda renkli buğday üretimi için çalışma yaptı. Uzmanlar, yaklaşık 20 yıllık emeğin ardından buğdayın yabani türleri ile modern çeşitlerinin melezlenmesi sonucu mor, siyah ve mavi buğday üretmeyi başardı. İnsan sağlığı ve beslenmesi açısından laboratuvarlarda analizleri yapılan renkli buğdaylar, tescil edildikten sonra gıda sektöründe kullanılmaya başlanacak. GAPTAEM Müdürü İbrahim Halil Çetiner, AA muhabirine, tohum ıslahında çalışmaların devam ettiğini söyledi. Sektörün taleplerini değerlendirmek üzere de ıslah çalışmalarının sürdüğünü dile getiren Çetiner, "Sanayiciden, makarna fabrikalarından, firik üretimi yapan sanayicilerimizin talepleri doğrultusunda renkli buğday çalışmalarına başladık. Dünyada bir, iki rengin olduğunu biliyorduk. Fakat bu renkli buğdaylarla, yerel tohumlarımızı, ata tohumlarımızın melezlenmesi ve seleksiyonu sonucunda yeni çeşit adaylarımız geldi. Islah çalışmaları uzun soluklu çalışmalar. 10 yıl, 15 yıl sürebiliyor, 1995 yılında başlayan çalışmaların neticesi. Binlerce tohumun içerisinden bazen bir iki tohum sadece durulabiliyor ve farklı olabiliyor." dedi. "Renklerden bazıları dünyada da ilk olacak" Renkli buğdayın boya kullanılmadan renkli gıdalarda kullanılacağını aktaran Çetiner, şöyle devam etti: "Bunlar ne için önemli? Makarna fabrikaları özellikle çocuklara sevdirmek için renkli makarnalar üretiyor. Bu renkli makarnalardan bir kısmı artık boya maddesi kullanmadan bizim renkli buğdaylardan üretilebilecek. Ekmeklik çeşitlerimiz de un fabrikaları tarafından renkli un yapılarak pasta ve bisküvi sanayinde değerlendirilmiş olacak. Türkiye'de renkli buğday olduğunu bilmiyorduk. Bizim renklerden bazıları dünyada da ilk olacak. Hem dünyada hem ülkemizde ilk olacak." Çetiner, renkli buğdayın kalite olarak normal buğdaydan bir farkının olmadığına dikkati çekerek, "Vitamin değerleri açısından arkadaşlarımız tarafından inceleniyor. Sağlığa faydalı olma özellikleri açısından da inceleniyor ve bunlar da sonuçlanacak. Bu aşamaya geldi artık. Çok uzun soluklu bir çalışmanın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu sanayicimizi heyecanlandırıyor. Bizi de mutlu ediyor. İnşallah yeni bir buğday çeşidini sektörümüze sunmuş olacağız." ifadelerini kullandı. "Hedefimiz değerli bir besin kazandırmak" Yüksek ziraat mühendisi Ali İlkhan da beslenme değeri yüksek olan buğday çeşitlerini geliştirmeye çalıştıklarını anlattı. Yaklaşık 20 yıllık bir sürecin sonunda farklı renklerde buğday üretmeyi başardıklarını ifade eden İlkhan, şunları kaydetti: "Şu anda elimizde mor, siyah ve mavi olmak üzere 3 ana renk ve bunların açık ile koyu tonları olmak üzere 80'nin üzerinde buğday çeşidi adayı mevcut. Önümüzdeki yıl bunların sanayi açısından değerlendirmesi yapılacak. Kek, bisküvi, ekmek ve diğer nihai ürünler yapılacak. Bizim hedefimiz inşallah değerli bir besin kazandırmaktır. Belli bir verim potansiyeli ve kalitesi yakaladık ama sadece beslenmek yeterli değil, sağlıklı beslenmek de çok önemlidir. Şu anda dünyada, özellikle büyük gelişmiş araştırma enstitülerinde renkli buğdaylar üzerinde ciddi çalışmalar var. Biz de geri kalmamak anlamında bu süreci hızlandırdık." İlkhan, önümüzdeki yıl 20 dekarlık alanda renkli buğday ekimi yapacaklarını sözlerine ekledi.

Atatürk Barajı 32 Yaşında Haber

Atatürk Barajı 32 Yaşında

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Atatürk Barajı'nın Türkiye ekonomisine her yıl sağladığı katkının 1,7 milyar doları bulduğunu bildirdi. DSİ'den Atatürk Barajı'nın hizmete alınışının 32. yılı dolayısıyla yapılan açıklamada, bu yatırımın, ürettiği elektrik enerjisi ve tarımsal sulamaya sunduğu katkıyla Türkiye'nin yüz akı projelerden biri olduğuna işaret edildi. Barajın, Türkiye Cumhuriyeti'nin hayata geçirdiği büyük yatırımlar arasında yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, "Ülkemize kazandırılan bu abidevi eser, ismine yakışır şekilde ülkemizin ve Avrupa'nın en büyük barajı durumunda. Tesis, aynı zamanda mühendislik alanında dünyada da söz sahibi yapılar arasında bulunuyor. Atatürk Barajı, sahip olduğu elektrik kurulu gücü, gövde dolgu hacmi ve baraj gölü açısından ülkemizde ve Avrupa'da en büyük olma unvanını elinde bulunduruyor. Bununla birlikte tesis, taşkın kontrol hacmi bakımından dünyada üçüncü, gövde dolgu hacmi bakımından ise 6. sırada yer alıyor." değerlendirmesinde bulunuldu. Açıklamada, barajda 1990 yılında su tutulmaya başlandığı anımsatılarak, "Baraj rezervuarında depolanan 48,7 milyar metreküp su, ülkemizin su depolama kapasitesinin yaklaşık yüzde 26'sını oluşturuyor. Bu müthiş su kütlesi, başta hidroelektrik enerji üretimi ve tarım olmak üzere, su ürünleri üretimi, ulaşım, su yolu taşımacılığı ve turizm gibi sektörlere de hizmet sunuyor." ifadesi kullanıldı. Atatürk Barajı'nın 8 türbinden oluşan 2 bin 400 megavat kurulu güce sahip olduğuna işaret edilen açıklama, şöyle devam etti: "Atatürk Barajı ve HES, yıllık 8,9 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretim kapasitesine sahip. Dev tesis, bu özelliğiyle ülkemizin ve Avrupa'nın en büyük hidroelektrik santrali konumunda bulunuyor. Atatürk Barajı ilk türbinin devreye alınarak enerji üretmeye başladığı 1992 yılından bu yana yaklaşık 210 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üreterek ülke ekonomisine bu yolla yaklaşık 500 milyar lira katkı sağladı." Açıklamada, Atatürk Barajı'yla sulanabilen 800 bin hektarlık alanın, Türkiye'nin ekonomik olarak sulanabilir arazisinin yaklaşık yüzde 10'unu oluşturduğu bildirildi. Barajda depolanan suların 1995'ten itibaren tarım arazileriyle buluştuğunun anımsatıldığı açıklamada, "O tarihten bu yana sulanan arazi miktarı sürekli arttı ve günümüz itibarıyla yaklaşık 450 bin hektara ulaştı. Atatürk Barajı 1995 yılından günümüze kadar tarımsal sulama yoluyla ülke ekonomisine yaklaşık 423 milyar lira katkı sağladı. Atatürk Barajı'nın, enerji ve tarımsal sulama başta olmak üzere taşkın kontrol ve diğer gelir getirici faaliyetlerle birlikte milli ekonomiye her yıl yaklaşık 1,7 milyar dolar katkı sağladığı hesaplanıyor. Bu katkı, sulama sahasının tamamına su iletilmesiyle daha da artacak." ifadeleri kullanıldı. Su ürünleri yetiştiriciliği ve turizme katkı sağlıyor Açıklamada, Atatürk Baraj Gölü'nde çeşitli türlerde balık yetiştiriciliği ve avcılık da yapıldığına dikkat çekilerek, sazan türü balıkların yetiştirilerek bölgenin gıda çeşitliliğine ve yeni iş alanlarına kavuşmasına katkı sağladığı belirtildi. Baraj gölünün çeşitli kesimlerinde tesis edilen iskeleler vasıtasıyla yolcu ve yük taşımacılığı yapıldığının da aktarıldığı açıklamada, Atatürk Barajı'nın her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırladığı bildirildi. Açıklamada, barajın işletme ömrüne de işaret edilerek, şunları kaydedildi: "Fırat Nehri üzerinde Atatürk Barajı'nın akış yukarısında inşa edilen Keban ve Karakaya gibi büyük barajlar, filtre görevi görerek baraj rezervuarının rüsubatla dolmasını engelliyor. Bu avantaj sayesinde Atatürk Barajı daha uzun yıllar ülke ekonomisine katkı sağlamaya ve ülkemizde inşa edilen en büyük mühendislik eseri olarak Ulu Önder'in ismini yaşatmaya devam edecek."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.