Uygulamalarımız appstore googleplay

#Gap

gazeteci63.com - Gap haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gap haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Tektek Dağlarında İnceleme Yaptı Haber

Tektek Dağlarında İnceleme Yaptı

Vali Hasan Şıldak, GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesindeki Tek Tek Araştırma İstasyonu'nu ziyaret etti. Çalışmaları inceleyen Vali Şıldak, tarımda yerli üretim ile hayvancılıkta yerli ırkların yetiştirilmesinin önemine değindi.  Şanlıurfa'da başta tarımsal üretim ve verimliliğin arttırılmasına yönelik çalışmalar ile hayvancılığın geliştirilmesi yönünde yapılan tüm uygulamaları birebir takip etmeyi sürdüren Vali Hasan Şıldak, bugün de GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü (GAPTAEM) bünyesinde Haliliye ilçesinde bulunan Tek Tek İşletmesini ziyaret etti. Enstitü Müdürü İbrahim Halil Çetiner ve personel eşliğinde bahçeleri inceleyen Vali Hasan Şıldak, zeytin hasadına katıldı ve çeşitli tarımsal ürünlerin yetiştirildiği alanlarla ilgili bilgi aldı. İvesi koyun türünün geliştirilmesi ve yine yerli tavuk cinsi olan Atakes tavuklarının olduğu alanları inceleyen Vali Şıldak, Şanlıurfa'nın tarımda olduğu kadar hayvancılıkta da Türkiye'nin en önemli adresleri arasında ilk sıralarda yer aldığını söyledi. "Şanlıurfa Üretimin Her Bandında Lokomotif Bir Adres" Enstitünün çok başarılı çalışmalar gerçekleştirdiğini belirterek bir değerlendirme yapan Vali Şıldak, "Şanlıurfa, bir tarım şehri ve bu yönüyle de çok şanslı bir şehrimiz. GAP Tarımsal Araştırma Enstitümüz burada çok önemli ve çok verimli çalışmalar gerçekleştiriyor. Tarım Bakanlığımızın uhdesinde şu an sadece Şanlıurfa'daki tarımsal gelişmeleri değil Türkiye'deki tarımsal araştırmalara öncülük ediyorlar ve bütün ülkemiz için önemli çalışmalara imza atıyorlar. Bugün de Tek Tek Dağlarındaki araştırma enstitümüzü ziyaret ettik. Bin 200 dekarlık bir alan üzerine kurulu olan bu işletmemiz temel çalışma konuları olan zeytin, fıstık, incir ve üzüm başta olmak üzere bitki ürünleri ve yine ivesi ırkı koyun ve yerli olan atakes ırkı tavuk hayvanlarını gördük. Tamamen kendi doğal ortamında çok güzel çalışmalar gerçekleştiriyorlar ve şu anda zeytinde de 13 ayrı çeşit bulunuyor. Biz de hasat dönemine denk geldik. Fıstık ağaçlarını, yerel üzüm çeşitlerini yerinde görüp inceleme fırsatı bulduk. Her şeyden önce tarımın geliştirilmesi ve verimliliğin artırılması enstitülerimizin temel görevi. Buradaki arkadaşlarımız gayet başarılı çalışmalar gerçekleştirmişler, kendilerini  tebrik ediyorum" dedi. GAPTAEM Müdürü İbrahim Halil Çetiner ise 1976 yılından bu yana enstitülerinin ülke üretimine büyük katkıları olduğunu ifade ederek Vali Şıldak'a ziyaretlerinden dolayı teşekkür etti.

GAP Projesinin 35. Yıl Dönümü Haber

GAP Projesinin 35. Yıl Dönümü

Güneydoğu Anadolu Projesi aracılığıyla 35 yıldır tarımdan sanayiye, enerjiden çevreye, kültürden turizme kadar uyguladığı projelerle bölge illerinin kalkınması için ayrılan 1,7 trilyon liralık kaynağın 1,4 trilyonunun yatırıma dönüştüğü bildirildi. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) aracılığıyla 35 yıldır tarımdan sanayiye, enerjiden çevreye, kültürden turizme kadar uyguladığı projelerle bölge illerinin kalkınması için ayrılan 1,7 trilyon liralık kaynağın 1,4 trilyonunun yatırıma dönüştüğü bildirildi. AA muhabirinin Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının kuruluşunun 35'inci yıl dönümü dolayısıyla yaptığı derlemeye göre GAP, bölgenin kalkınıp gelişmesini sağlamak için tüm kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde çok sayıda projeyi eş zamanlı yürütüyor. Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak'ın yer aldığı 9 ili kapsayan GAP Bölgesi, alan ve nüfus açısından Türkiye'nin yaklaşık yüzde 10'unu oluşturuyor. Çok sektörlü, sürdürülebilir insani gelişmeye dayalı, bölgenin rekabet gücünü artırmayı, ekonomik büyümeyi ve sosyal bütünleşmeyi artırmayı hedefleyen GAP, entegre bir bölgesel kalkınma projesi olarak uygulanıyor. Projeyle tarım, sanayi, enerji, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarıyla bölgenin ekonomik ve sosyal göstergelerinin ülke ortalamasına çıkarılması, bölge halkının yaşam kalitesi ve refah düzeyinin artırılması için çalışmalar yapılıyor. Bölgede, modern sulama tekniklerinin hayata geçirilmesi, ulaşım ve konut altyapısının tamamlanması, rekabetçi ürün türlerine geçiş, pazarlama olanaklarının genişletilmesi, insan kaynakları ve kurumsal kapasitelerin geliştirilmesi, doğal ve kültürel dokunun değerlendirilmesi gibi ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeyi kolaylaştırıcı yeni politikalar uygulanıyor. Rakamlarla yatırımlar GAP Bölge Kalkınma İdaresi (GAP BİK) verilerine göre, GAP bölgesine yapılan yatırımın oranı, Türkiye'nin toplam yatırımındaki payının yüzde 14'ünü oluşturuyor. Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara 1990-2023 döneminde 2023 yılı fiyatlarıyla 1 trilyon 745,1 milyar lira kaynak ayrılırken, bunun 1 trilyon 429,6 milyar lirası yatırıma dönüştü. GAP Bölgesi'ne Kamu Yatırım Programı'ndan bu yıl tahsis edilen ödenek ise 74,1 milyar lira oldu. GAP Bölgesi'nde sulamaya açılan alan da arttı. 1 milyon 496 bin 265 metre ana kanal inşaatının tamamlandığı bölgedeki tarım arazilerinin yüzde 63'ü sulu tarım yapılabilir hale geldi. 663 bin 919 hektarlık alanda sulu tarımın yapılabildiği bölgede sulamaya açılan alanlarda çiftçiler yılda 2-3 ürün hasadı yaparak kazanç sağlıyor. Projeler sürüyor, yatırımlar artıyor Yapımı süren Silvan Barajı ve HES Projesi'nin tamamlanmasıyla birlikte enerjideki gerçekleşme oranının yüzde 94'e yaklaşması hedefleniyor. GAP'ta gerçekleştirilen hidroelektrik santrali projeleriyle bugüne kadar 530,3 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretildi, bunun parasal değeri ise 31,8 milyar dolara ulaştı. Bölgeden yapılan ihracat 2000 yılında 503,5 milyon dolarken 13,6 milyar doların üzerine çıktı. Gelecek yıl, devam edecek projelerin yanı sıra kültürel mirasın korunması ve turizm fiziki altyapısını güçlendirmeye yönelik yeni projelerin de hayata geçirilmesi hedefleniyor. Bütün alana dokunacak çalışmalar yapılıyor GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı Hasan Maral, AA muhabirine, Türkiye'nin dünya ölçeğindeki en önemli markalarının birinin GAP olduğunu söyledi. GAP sayesinde bölgenin gelişim ve dönüşümünün hızla devam ettiğini anlatan Maral, projenin gelecek yıllara da hizmet etmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini dile getirdi. GAP aracılığıyla bölgeye ciddi bir finansal destek sağlandığını belirten Maral, şöyle konuştu: "GAP 1989 yılından bu yana bölgede tarımdan turizme, sosyal konulardan, sanayine kadar birçok alanda önemli projelere imza attı. GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Türkiye'nin en büyük kalkınma projesi olarak kabul ediliyor. Bu çerçevede de çok büyük ölçekli yatırım konularına, model, ölçeklenebilir, tekrarlanabilen yatırım konularına kadar geniş bir yelpazede hem izleme hem uygulama rolü üstleniyor. Bu yönüyle ilk etapta toprak ve su kaynaklarının yönetimini odağına alan bir master plan proje olarak başlayan GAP, daha sonraki dönemde Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin potansiyelleri de dikkate alınarak çok sektörlü entegre bir bakış açısına bürünüyor. Master planı sonrasında da gerek sosyal alanda gerek turizmde gerek sanayide birçok alanda hem bölge kalkınma programları hem de spesifik eylem planları sahada uygulanmaya başlıyor." Bu planların işaret ettiği stratejiler doğrultusunda bütün alanlara dokunabilecek şekilde çalışmalar yürütmeye özen gösterdiklerini dile getiren Maral, "1990 yılından günümüze kadar da bir değerlendirme yaptığımızda bugünkü rakamlarla yaklaşık 1,7 trilyon liralık kamu kaynağının yatırımlar için bölgeye aktarıldığı 1,4 trilyonluk kısmının da yatırıma dönüştüğünü görüyoruz. Sadece 2024 yılında GAP Bölgesi kamu yatırımlarına tahsis edilen yatırım tutarı 74 milyar lirayı aşıyor. Buna ilave olarak GAP BİK'in son 20 yıllık dönemde yürütmüş olduğu projelere aktardığı kaynak miktarı 12 milyar lirayı aştı. Uygulanan eylem planlarıyla birçok sektörde çok önemli mesafeler katedildi. Sadece sulama rakamlarında bile son 15 yıllık periyotta çok önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz." diye konuştu.

Şanlıurfa GAP İle Suya Kavuşuyor Haber

Şanlıurfa GAP İle Suya Kavuşuyor

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında suyla bereketlenen Şanlıurfa'da ürün çeşitliliğiyle verimde artış yaşanırken iyi tarım uygulamaları ve organik tarım yapılan alanlar da genişliyor. Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak'ın yer aldığı 9 ili kapsayan GAP bölgesindeki yatırımların koordinasyonu için 6 Kasım 1989'da kurulan GAP Bölge Kalkınma İdaresi, bölgedeki kamu yatırımlarının çatı kuruluşu olarak faaliyet yürütüyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından olan GAP kapsamında suyun toprakla buluşması sayesinde bölgede sebze, meyve ve endüstri bitkilerinin ekim alanı ve veriminde büyük artış yaşandı. Kentte, çevre, insan ve hayvan sağlığına zarar vermeyen tarımsal üretimin yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile güvenilir ürün arzının sağlanmasının yanı sıra ekolojik dengenin korunması amcayla çiftçiler, iyi tarım uygulamasına ve organik tarıma teşvik ediliyor. Tarım ve Orman Bakanlığının çalışmaları ve destekleri sonucu kentte, iyi tarım uygulama alanı 15 bin hektara, organik tarım alanı ise 19 bin hektara çıktı. Şanlıurfa'da üreticilere 2016'dan bu yana iyi tarım uygulamalarında 119,6 milyon lira, organik tarım da ise 113,2 milyon lira destek sağlandı. Çiftçi iyi tarım uygulamalarına yönlendiriliyor Şanlıurfa İl Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Aksoy, AA muhabirine, kentte GAP'ın katkısıyla 618 bin hektar tarım arazisinin sulandığını söyledi. Aksoy, iyi tarım uygulamaları kapsamında devlet tarafından takip edilen ve sahada da az gübre, az ilaç ve kaliteli tohum ile üretim yapıldığını anlattı. Çiftçileri iyi tarım uygulamalarına yönlendirmeye çalıştıklarını belirten Aksoy, şöyle konuştu: "Devletimiz bu konuda kentimizde 15 bin hektar alanda iyi tarım uygulamalarına destek veriyor. Şu anda 874 çiftçi pamukla ilgili iyi tarım uygulamaları yapıyor. Çiftçiler, hem az ilaç hem az gübre hem de az su kullanarak tekniğine uygun doğru bir gübreleme sistemiyle pamuk yetiştiriyorlar. İyi tarım uygulamalarıyla yetiştirilen ürünlerin fiyatı da daha yüksek oluyor. Ayrıca iyi tarım uygulamalarıyla çiftçimize daha fazla destek veriyoruz ve çiftçimizi iyi tarım uygulamalarına yönlendirmeye çalışıyoruz. Çevreye olan zarar az oluyor. Su ve toprak daha çok korunuyor. Biz iyi tarım uygulamalarını Tarım ve Orman Bakanlığı olarak destekliyoruz ve sahada da bunu çiftçimize anlatıyoruz. Ayrıca sadece Şanlıurfa'mızda değil Türkiye'nin her yerinde iyi tarım ve organik tarım ile ilgili bakanlığımız destek veriyor." Organik tarım alanlarının da genişlediğini aktaran Aksoy, "Kent genelindeki 19 bin hektar alanda organik tarım yapıyoruz. Burada da 740 çiftçimiz var. Buğday, mısır, mercimek, kütlü pamuk ve coğrafi işaret aldığımız Suruç narında biz organik tarım yapıyoruz. Organik tarımla da ayrıca çiftçilerimiz devletimizden destek alıyor. Bu hem onların ekonomisine katkı sunuyor hem de bizim ülkemizdeki organik tarımla ilgili olan sertifikalı ürünleri arttırarak ihracat ayağımızı arttırıyor." değerlendirmesini yaptı. Aksoy, rejeneratif tarımla da yılda en az 2 ürün aldıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "İlimizde rejeneratif tarım dediğimiz pamukta uyguladığımız toprağı dinlendirerek işlem yapma var. Biz burada tarlada en az 2 ürün alıyoruz. Birinci ürün pamuktan önce mercimek, arpa veya soya ikinci ürün olarak bunları ektiriyoruz. Hem toprak dinlenmiş oluyor hem de bu baklagil bitkileri olduğu için toprağın azot olarak ve organik maddece zenginleşiyor. Ayrıca buradaki kullanılan ilaç ve gübre azaldığı da pamuğun kalitesini artıyor. Özellikle de şu anda bu sertifikalı pamukla ilgili rejeneratif tarıma ayrı bir destek veriyoruz. Biz de ilimizde bunu şu anda uyguluyoruz. İnşallah Şanlıurfa'mızda bu tarım sistemini geliştirerek bütün üreticilerimize yaymaya çalışacağız." Üreticiler daha karlı satış yapabiliyor İyi tarım ve organik tarım sertifikası olan üreticilerin ürünleri yüksek fiyattan sattığını dile getiren Aksoy, "İyi tarım ve organik tarım sertifikası olan üreticilerimiz kendi ürünlerini diğer ürünlerden yüzde 80 daha fazla fiyata satabiliyorlar." dedi. Mehmet Aksoy, sözlerini şöyle tamamladı: "Özellikle organik tarım yapan üreticilerimizin bu konuda Türkiye'deki birçok firmaya, market zincirine anlaşmalı ve sözleşme olarak üretim yaptığını biliyoruz. Bizim de Şanlıurfa'mızda sözleşmeli olarak organik üretim yapan ve bu firmalara ürünlerini satan üreticilerimiz var. Bu konudan çok memnunlar. İnşallah bu sistemi geliştirerek devam ettirmeye çalışacağız. İyi tarımda da organik tarımda da bizim amacımız gübreyi, ilacı azaltmak, çevreyi, suyu korumak ve insanımızı gelecek nesillere hazırlamak. Tarım ve Orman Bakanlığımız bu konuda çok büyük destekler veriyor. Bununla ilgili de üreticilerimizi Tarım ve Orman Müdürlüklerimize bekliyorum."

Gap’ın Başkentinde Ürün Çeşitliliği Haber

Gap’ın Başkentinde Ürün Çeşitliliği

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında yapılan sulama yatırımları sayesinde üretim çeşitliliğinin arttığı Şanlıurfa'da çiftçiler, getirisi yüksek alternatif ürünlere yöneliyor. Bölgeye hayat veren GAP ile en fazla yetiştirilen pamuk, sebze, mısır ve buğdayın yanında çiftçiler alternatif ürün olarak ayçiçeği, kimyon, soya fasulyesi ve yer fıstığını ekmeye başladı. Kentte ekim alanı her geçen gün artan ayçiçeğinde 65 bin dekar, yer fıstığında 20 bin dekar, kimyonda 45 bin dekar ve soya fasulyesinde 20 bin dekar alanda üretim yapılıyor. Bu yıl kentte ekimi yapılan ayçiçeğinde 10 bin ton, soya fasulyesinde 6 bin ton, yer fıstığında 10 bin ton, kimyonda ise 3 bin 500 ton rekolte bekleniyor. Bölgede ürün çeşitliliğiyle verimde artışın yaşanması, Türkiye ve bölge ekonomisine önemli katkı sağlıyor. Üretim alanları her geçen gün artıyor Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Öztürkmen, AA muhabirine, Türkiye'de pamuğun yüzde 42'si, mısırın yüzde 20'si, buğdayın ise yüzde 10'nun Şanlıurfa'da üretildiğini söyledi. Çiftçileri yeni alternatif ürünlere yönlendirdiklerini ve son zamanlarda alternatif ürün alanlarının arttığını belirten Öztürkmen, şöyle devam etti: "Alternatif ürünlerin üretim alanları her geçen gün artmakta. Geçen yıllarda bu rakamların üçte birini görebiliyorduk. Çiftçi artık daha iyi üretebilmek için yeni arayışlar içerisine girdi. Ayçiçeği, kimyon, yer fıstığı gibi üretim alanlarını genişletti. Kimyon daha önce ekilen ama hüzne uğrayan bir bitki olmuştu. Ayçiçeğinde aynı problemler yaşanıyordu. Son zamanlarda birkaç büyük çiftçimizin ayçiçeği yağı üreten fabrika açması ya da kimyonla ilgili pazarı artırıcı çalışmalar bölgede bu alternatif ürünlerin gittikçe artmasına vesile oldu. Şanlıurfa'nın önümüzdeki günlerde bu bitkilerde Türkiye trendi yakalayacağına önemli bir göstergedir." Çiftçilerin maliyeti az, getirisi yüksek ürünlere yöneldiğini dile getiren Öztürkmen, "Tarımda belli bir yeri yakaladık. Üretimde aldığımız ürün çok değişmiyor, artık en üstlerdeyiz. Bununla beraber fiyatlar çok yükselmiyor. Demek bizim yapacağımız tek şey var masrafı kısmak. Bunun için de oldukça akıllıca önlemler alınıyor. Alternatif ürün arama da onun bir göstergesi. Ümit ediyorum ki önümüzdeki günlerde daha küçük alanlarda daha farklı ürünler üretilerek bölge ve ülke ekonomisine faydası olur." değerlendirmesini yaptı. Alternatif bitkilerle ilgili Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Güneydoğu Anadolu Projesi Tarımsal Araştırma Enstitüsü (GAPTAEM) ve Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından çalışmalar yapıldığını anlatan Öztürkmen, çiftçilerin çalışmalarla ilgili teknik personelden bilgi alabileceğini söyledi. Yer fıstığı üreticisi Abdullah Akkurt da alternatif ürün olarak 40 dönüme yer fıstığı ektiğini aktardı. Geçen yıl da yer fıstığı ektiğini ve memnun kaldığını dile getiren Akkurt, bu yıl da iyi bir ürün beklediklerini ifade etti.

Mor, Mavi ve Siyah Buğday Çeşidi Haber

Mor, Mavi ve Siyah Buğday Çeşidi

Türkiye'de tahıl üretiminin en fazla yapıldığı kentlerin başında gelen Şanlıurfa'da, Güneydoğu Anadolu Projesi Tarımsal Araştırma Enstitüsü (GAPTAEM) mühendisleri, katkı maddesi kullanılmadan ekmek, makarna, kek, bisküvi ve diğer gıdalara renk verecek mor, mavi ve siyah buğday çeşitleri geliştirdi. Bölge ürünlerinin verimliliği ve çeşitliliğine katkı sunmak amacıyla faaliyet yürüten GAPTAEM mühendisleri, gıda üreticilerinden gelen talepler doğrultusunda renkli buğday üretimi için çalışma yaptı. Uzmanlar, yaklaşık 20 yıllık emeğin ardından buğdayın yabani türleri ile modern çeşitlerinin melezlenmesi sonucu mor, siyah ve mavi buğday üretmeyi başardı. İnsan sağlığı ve beslenmesi açısından laboratuvarlarda analizleri yapılan renkli buğdaylar, tescil edildikten sonra gıda sektöründe kullanılmaya başlanacak. GAPTAEM Müdürü İbrahim Halil Çetiner, AA muhabirine, tohum ıslahında çalışmaların devam ettiğini söyledi. Sektörün taleplerini değerlendirmek üzere de ıslah çalışmalarının sürdüğünü dile getiren Çetiner, "Sanayiciden, makarna fabrikalarından, firik üretimi yapan sanayicilerimizin talepleri doğrultusunda renkli buğday çalışmalarına başladık. Dünyada bir, iki rengin olduğunu biliyorduk. Fakat bu renkli buğdaylarla, yerel tohumlarımızı, ata tohumlarımızın melezlenmesi ve seleksiyonu sonucunda yeni çeşit adaylarımız geldi. Islah çalışmaları uzun soluklu çalışmalar. 10 yıl, 15 yıl sürebiliyor, 1995 yılında başlayan çalışmaların neticesi. Binlerce tohumun içerisinden bazen bir iki tohum sadece durulabiliyor ve farklı olabiliyor." dedi. "Renklerden bazıları dünyada da ilk olacak" Renkli buğdayın boya kullanılmadan renkli gıdalarda kullanılacağını aktaran Çetiner, şöyle devam etti: "Bunlar ne için önemli? Makarna fabrikaları özellikle çocuklara sevdirmek için renkli makarnalar üretiyor. Bu renkli makarnalardan bir kısmı artık boya maddesi kullanmadan bizim renkli buğdaylardan üretilebilecek. Ekmeklik çeşitlerimiz de un fabrikaları tarafından renkli un yapılarak pasta ve bisküvi sanayinde değerlendirilmiş olacak. Türkiye'de renkli buğday olduğunu bilmiyorduk. Bizim renklerden bazıları dünyada da ilk olacak. Hem dünyada hem ülkemizde ilk olacak." Çetiner, renkli buğdayın kalite olarak normal buğdaydan bir farkının olmadığına dikkati çekerek, "Vitamin değerleri açısından arkadaşlarımız tarafından inceleniyor. Sağlığa faydalı olma özellikleri açısından da inceleniyor ve bunlar da sonuçlanacak. Bu aşamaya geldi artık. Çok uzun soluklu bir çalışmanın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Bu sanayicimizi heyecanlandırıyor. Bizi de mutlu ediyor. İnşallah yeni bir buğday çeşidini sektörümüze sunmuş olacağız." ifadelerini kullandı. "Hedefimiz değerli bir besin kazandırmak" Yüksek ziraat mühendisi Ali İlkhan da beslenme değeri yüksek olan buğday çeşitlerini geliştirmeye çalıştıklarını anlattı. Yaklaşık 20 yıllık bir sürecin sonunda farklı renklerde buğday üretmeyi başardıklarını ifade eden İlkhan, şunları kaydetti: "Şu anda elimizde mor, siyah ve mavi olmak üzere 3 ana renk ve bunların açık ile koyu tonları olmak üzere 80'nin üzerinde buğday çeşidi adayı mevcut. Önümüzdeki yıl bunların sanayi açısından değerlendirmesi yapılacak. Kek, bisküvi, ekmek ve diğer nihai ürünler yapılacak. Bizim hedefimiz inşallah değerli bir besin kazandırmaktır. Belli bir verim potansiyeli ve kalitesi yakaladık ama sadece beslenmek yeterli değil, sağlıklı beslenmek de çok önemlidir. Şu anda dünyada, özellikle büyük gelişmiş araştırma enstitülerinde renkli buğdaylar üzerinde ciddi çalışmalar var. Biz de geri kalmamak anlamında bu süreci hızlandırdık." İlkhan, önümüzdeki yıl 20 dekarlık alanda renkli buğday ekimi yapacaklarını sözlerine ekledi.

Atatürk Barajı 32 Yaşında Haber

Atatürk Barajı 32 Yaşında

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), Atatürk Barajı'nın Türkiye ekonomisine her yıl sağladığı katkının 1,7 milyar doları bulduğunu bildirdi. DSİ'den Atatürk Barajı'nın hizmete alınışının 32. yılı dolayısıyla yapılan açıklamada, bu yatırımın, ürettiği elektrik enerjisi ve tarımsal sulamaya sunduğu katkıyla Türkiye'nin yüz akı projelerden biri olduğuna işaret edildi. Barajın, Türkiye Cumhuriyeti'nin hayata geçirdiği büyük yatırımlar arasında yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, "Ülkemize kazandırılan bu abidevi eser, ismine yakışır şekilde ülkemizin ve Avrupa'nın en büyük barajı durumunda. Tesis, aynı zamanda mühendislik alanında dünyada da söz sahibi yapılar arasında bulunuyor. Atatürk Barajı, sahip olduğu elektrik kurulu gücü, gövde dolgu hacmi ve baraj gölü açısından ülkemizde ve Avrupa'da en büyük olma unvanını elinde bulunduruyor. Bununla birlikte tesis, taşkın kontrol hacmi bakımından dünyada üçüncü, gövde dolgu hacmi bakımından ise 6. sırada yer alıyor." değerlendirmesinde bulunuldu. Açıklamada, barajda 1990 yılında su tutulmaya başlandığı anımsatılarak, "Baraj rezervuarında depolanan 48,7 milyar metreküp su, ülkemizin su depolama kapasitesinin yaklaşık yüzde 26'sını oluşturuyor. Bu müthiş su kütlesi, başta hidroelektrik enerji üretimi ve tarım olmak üzere, su ürünleri üretimi, ulaşım, su yolu taşımacılığı ve turizm gibi sektörlere de hizmet sunuyor." ifadesi kullanıldı. Atatürk Barajı'nın 8 türbinden oluşan 2 bin 400 megavat kurulu güce sahip olduğuna işaret edilen açıklama, şöyle devam etti: "Atatürk Barajı ve HES, yıllık 8,9 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üretim kapasitesine sahip. Dev tesis, bu özelliğiyle ülkemizin ve Avrupa'nın en büyük hidroelektrik santrali konumunda bulunuyor. Atatürk Barajı ilk türbinin devreye alınarak enerji üretmeye başladığı 1992 yılından bu yana yaklaşık 210 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üreterek ülke ekonomisine bu yolla yaklaşık 500 milyar lira katkı sağladı." Açıklamada, Atatürk Barajı'yla sulanabilen 800 bin hektarlık alanın, Türkiye'nin ekonomik olarak sulanabilir arazisinin yaklaşık yüzde 10'unu oluşturduğu bildirildi. Barajda depolanan suların 1995'ten itibaren tarım arazileriyle buluştuğunun anımsatıldığı açıklamada, "O tarihten bu yana sulanan arazi miktarı sürekli arttı ve günümüz itibarıyla yaklaşık 450 bin hektara ulaştı. Atatürk Barajı 1995 yılından günümüze kadar tarımsal sulama yoluyla ülke ekonomisine yaklaşık 423 milyar lira katkı sağladı. Atatürk Barajı'nın, enerji ve tarımsal sulama başta olmak üzere taşkın kontrol ve diğer gelir getirici faaliyetlerle birlikte milli ekonomiye her yıl yaklaşık 1,7 milyar dolar katkı sağladığı hesaplanıyor. Bu katkı, sulama sahasının tamamına su iletilmesiyle daha da artacak." ifadeleri kullanıldı. Su ürünleri yetiştiriciliği ve turizme katkı sağlıyor Açıklamada, Atatürk Baraj Gölü'nde çeşitli türlerde balık yetiştiriciliği ve avcılık da yapıldığına dikkat çekilerek, sazan türü balıkların yetiştirilerek bölgenin gıda çeşitliliğine ve yeni iş alanlarına kavuşmasına katkı sağladığı belirtildi. Baraj gölünün çeşitli kesimlerinde tesis edilen iskeleler vasıtasıyla yolcu ve yük taşımacılığı yapıldığının da aktarıldığı açıklamada, Atatürk Barajı'nın her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırladığı bildirildi. Açıklamada, barajın işletme ömrüne de işaret edilerek, şunları kaydedildi: "Fırat Nehri üzerinde Atatürk Barajı'nın akış yukarısında inşa edilen Keban ve Karakaya gibi büyük barajlar, filtre görevi görerek baraj rezervuarının rüsubatla dolmasını engelliyor. Bu avantaj sayesinde Atatürk Barajı daha uzun yıllar ülke ekonomisine katkı sağlamaya ve ülkemizde inşa edilen en büyük mühendislik eseri olarak Ulu Önder'in ismini yaşatmaya devam edecek."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.