Uygulamalarımız appstore googleplay

#Oruç

gazeteci63.com - Oruç haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Oruç haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sağlıklı Oruç İçin Sahur Önemli Haber

Sağlıklı Oruç İçin Sahur Önemli

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Yılmaz, ramazanda sağlıklı ve dengeli beslenmenin büyük önem taşıdığını belirterek, sahurun ​​atlanmaması gerektiğini söyledi. Yılmaz, AA muhabirine, doğru beslenmeyle oruç sürecinin daha rahat geçirileceğini söyledi. Bunun sahurla sağlanacağına dikkati çeken Yılmaz, "Sahura kalkmamak ya da sadece su içmek, kan şekerinin erken düşmesine ve günün daha verimsiz geçmesine neden olabilir. Bu nedenle sahur kesinlikle atlanmamalıdır." dedi. Yılmaz, sahura kalkılmamasının günün daha verimsiz geçmesine yol açabileceğini ifade etti. "Ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçının" Sağlıklı bir sahur için beslenme önerilerinde bulunan Yılmaz, sahurda yenilecek aşırı yağlı yemeklerin ve hamur işlerinin sindirimi zorlaştırarak çeşitli sağlık sorunlarına neden olabileceğini belirtti. Yemeklerin hızlı yenmemesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, iyi çiğnenerek tüketilen besinlerin sindirim sistemine olumlu katkı sağladığını da sözlerine ekledi. Ramazan ayında en sık şikayet edilen sağlık sorunlarından birinin de kabızlık olduğunu ifade eden Yılmaz, bu durumun önlenmesi için lif oranı yüksek gıdaların tüketilmesini tavsiye etti. Sağlıklı beslenmenin oruç ibadetini yerine getirmedeki önemini vurgulayan Yılmaz, şu bilgileri verdi: "Sahurda, çok yağlı yemekler ve hamur işi tüketildiğinde birtakım sağlık problemlerine neden olabiliyor. Bu nedenle sahurda yumurta, süt, yoğurt, çorba ve zeytinyağlı yemekler tüketilebilir. Bu şekilde sağlıklı beslenme tarzına geçmiş oluruz. Yeterli ve dengeli beslenmeye mutlaka özen gösterilmeli. Büyük porsiyonlar yerine az ve sıkça beslenmeliyiz. Susama hissi yaşanmasa bile sahura kadar sık sık su tüketilmeli."

Şanlıurfa Büyükşehirden İftar Çadırı Haber

Şanlıurfa Büyükşehirden İftar Çadırı

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, her yıl olduğu gibi bu yıl da Ramazan ayında ihtiyaç sahibi vatandaşlara destek olmak ve tüm Şanlıurfalıları bir araya getirmek amacıyla kentte iki ayrı iftar çadırı kurdu. Topçu Meydanı ve Hamarat Eller Mutfağı’nda kurulan iftar sofraları, Peygamberler Şehri’ne yakışan birlik ve beraberlik ortamı sundu. Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar’ın talimatlarıyla, belediyenin Sosyal Hizmetler ve Sosyal Yardım Daire Başkanlığı ile BELTUR Genel Müdürlüğü tarafından kurulan iftar çadırları, Ramazan ayının ruhuna uygun olarak tasarlandı. Kentin iki farklı noktasında, Topçu Meydanı ve Hamarat Eller Mutfağı'nda Halil İbrahim bereketiyle kurulan iftar çadırları, ihtiyaç sahiplerine ve vatandaşlara hizmet sundu. Yalnızca ihtiyaç sahiplerine değil, aynı zamanda Şanlıurfalı tüm vatandaşlara hitap eden bu iftar çadırları, kentte dayanışma ve yardımlaşmanın en güzel örneklerini sergiledi. BELTUR Genel Müdürlüğü ekipleri tarafından büyük özenle hazırlanan ve Şanlıurfa'nın yöresel lezzetlerinden sunulan yemekler, iftar çadırlarında vatandaşlara  sunuldu.  Sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerinin yansıtıldığı, her yaştan vatandaşın katılım sağladığı iftar çadırlarında, insanlar yalnızca karınlarını doyurmakla kalmadı, aynı zamanda toplumsal dayanışma ve birlikteliği yaşadılar. İftar çadırında oruçlarını açan vatandaşlar, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi'nin Ramazan ayı boyunca iftar verecek olmasını büyük bir memnuniyetle karşıladı. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan iftar çadırları ramazan ayının sonuna kadar vatandaşlara hizmet vermeye devam edecek. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ayrıca yaşlı, engelli ve bakıma muhtaç vatandaşların hanelerine de özenle hazırlanan yemeklerden ulaştırarak evlerinde yemek yapma imkânı olmayan vatandaşların da yüzünü güldürüyor.

Şeker ve Tansiyon Hastalarına Öneri Haber

Şeker ve Tansiyon Hastalarına Öneri

Uzmanlar, ramazan ayında oruç tutan şeker ve tansiyon hastalarının beslenme düzenleri ile ilaç saatleri ve dozunun ayarlaması konusunda önerilerde bulundu. AA muhabiri, diyabet ve hipertansiyon hastalarının ramazan ayında oruç tutarken dikkat etmesi gereken noktaları uzmanlara sordu. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Taşan, bu hastaların sahurda ve iftarda kontrollü bir beslenme düzeni benimsemeleri gerektiğini belirtti. İftarda gıdaların arka arkaya hızla tüketilmemesini, iyice çiğnenmesini öneren Taşan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İftarla sahur arasındaki önemli farklardan birisi, ana yemek her zaman iftar olarak kabul edilmeli. Genellikle sahurda, bundan sonraki dönem uzun bir açlık dönemi olacağı için, proteinden zengin, tokluk hissini daha ortaya koyan gıdaların olması gerekir. Yumurta buna güzel bir örnek olabilir. Gerek diyabet gerekse tansiyon hastalarının, aşırı tuz alımına dikkat etmeleri gerekir. Hipertansiyon hastalarının özellikle sucuk, sosis, salam gibi, içerisinde tuz oranı yüksek olan ya da konserve türündeki gıdaları tüketmemeleri çok önemlidir." dedi. Oruç tutan hastaların ilaç saatlerindeki değişikliği doktor kontrolünde yapmaları gerektiğini vurgulayan Taşan, şöyle konuştu: "Aç karına ve tok karına, bir de ara dönemde alınması gereken ilaçlar var. Mesela, diyabette bir ilacın aç karına alınması gerekiyorsa sahurdan önce alınması daha doğru gözükmektedir. Çünkü 12 saatlik bir açlık dönemi, yani gıda tüketilmemesi midenin boşalmasını sağlayacağı için sahurdan önce alınan ilaçlar aynı açlıkta alınmış ilaçlar gibi etkisini sürdürecektir. Eğer 3 kere alınması gereken bir ilaçsa iftardan sonra alınır, saat 22-23 civarında tekrar alınır. Sonra da sahurdan önce alınarak 3 kez kullanılabilir." Taşan, yüksek etkinliğe sahip olan bazı diyabet ilaçlarında doktor kontrolünde doz ayarlaması da yapılabileceğini belirterek, "Ramazandan önce günde 3 tane alınması gerekirse bunu 2 defaya düşürebiliriz. İftardan sonra veya sahurdan sonra tok karnına alınabilir, böylece ilaçların dozu azaltılır. Çünkü uzun açlık döneminde hastanın kan şekerinin düşmesini engellemek burada temel prensip." ifadelerini kullandı. Özellikle tansiyon hastaları için susuzluğun ciddi risk oluşturduğunu dile getiren Taşan, şunları kaydetti: "Burada dikkat edilmesi gereken, hipertansiyon hastasıysa ve idrar söktürücü kullanıyorsa ya idrar söktürücü kullanımından vazgeçmek gerekiyor ya da oruç tutmaması gerekiyor. Susuz kalmak, kan şekerini konsantre ederek yükselmesine sebep olabilir. Yine de iftar ve sahurda iyi bir ayarlamayla bunun önüne geçmek mümkündür." Tansiyon ve kan şekeri seviyelerine dikkat Prof. Dr. Taşan, oruç sırasında baş dönmesi, halsizlik, terleme veya bayılma hissi yaşayan hastaların vakit kaybetmeden kan şekerini ve tansiyonunu kontrol etmesi, tansiyonun 80-90 gibi limitlerin altına düşmeye başlaması durumunda derhal orucun bitirilmesi gerektiğini ifade etti. Şeker hastalarını da kan şekerinin düşme belirtilerine karşı çok dikkatli olmaları konusunda uyaran Taşan, "Hastanın bu konuda mutlaka bilgilendirilmesi lazım. Kan şekeri düşünce çarpıntı, terleme, sinirlilik, ellerde titreme, aşırı bir açlık hissi, karın krampları ve baş dönmesi gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Hastanın bu dönemde mutlaka kan şekerinin ölçmesi ve kan şekerinde 50'nin, 60'ın altı gibi rakamlar görüyorsa orucunu bırakması gerekiyor. Böyle bir durumda hastanın hemen bir kesme şeker veya meyve suyu tüketmesi gerekir." diye konuştu. Taşan, diyabet ve hipertansiyon hastalarının kendi başlarına oruç tutma kararı vermemeleri gerektiğini vurgulayarak, şu tavsiyelerde bulundu: "Sadece haplarla, yani oral antidiyabetiklerle (ağız yoluyla alınan diyabet ilaçları) kan şekeri regüle olan, ileri derecede böbrek yetmezliği ya da kalp rahatsızlığı olmayan hastaların oruç tutması mümkündür. Bunun dışında özellikle üçlü, dörtlü insülin kullanan hastalar, insülin kullanmakta olan Tip 1 diyabet hastaları, gebe diyabetikler ya da ileri derecede böbrek yetmezliği veya kalp damar hastalığı olan şeker hastalarına biz oruç tutmayı önermiyoruz. Hastalar mutlaka doktorlarına danışarak oruç tutup tutamayacaklarını bildirmeli ve ilaçlarını nasıl kullanacaklarını öğrenmelidir. Aksi takdirde ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler." İftar ve sahur önerileri Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mevlüt Sait Keleş ise bilinçsiz beslenmenin ve ilaç saatlerinin düzensizleşmesinin ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. İftara çorba veya hafif bir yiyecekle başlanmasını, yaklaşık 10-15 dakikalık aradan sonra normal öğünün tamamlanmasını öneren Keleş, yağlı veya karbonhidratı yüksek ağır yiyeceklerle başlanılması durumunda kan şekerinin hızla yükseleceği ve sindirimin zorlaşacağı uyarısında bulundu. Keleş, sahurda ise protein miktarı daha yüksek, karbonhidrat ve yağ miktarı daha az olan gıdaların tercih edilmesini tavsiye etti. İlaç kullanan hastaların ramazandan önce mutlaka doktorlarıyla görüşmesi gerektiğini belirten Keleş, "Hastaların kullandığı ilaçlar günde 3 defa alınacaksa, bunların günde iki defa alınan formlara dönüştürmeleri çok önemli. Onun için kişinin ramazandan önce doktoruna başvurup oruç tutacağını ifade etmesi ve ona göre ilaçlarını düzenlemesini öneriyoruz. Günde 4 defa alması gereken bir ilaç söz konusu ise ve hastalığı ilaç kullanmadığı zaman sağlığını çok daha fazla etkileyecekse, bu kişilere de tabii ki oruç tutmaları yönünden hekimlerine danışıp ona göre hareket etmelerini öneriyoruz." dedi. Tansiyon ve şeker hastalarının gün boyu susuz kalmasının ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkati çeken Keleş, "Özellikle şeker hastaları, daha fazla susama eğilimindedir. Bu yüzden sahurda tuzlu ve yağlı gıdalardan kaçınmaları gerekir. Su tüketimi bir seferde değil, iftar ile sahur arasına yayılmalı. Şekerli ve yapay içecekler yerine doğal içecekler tercih edilmeli." ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Keleş, sağlıklı bireyler için belirli sürelerle aç kalmanın metabolizma üzerinde olumsuz etkisi olmadığını, aralıklı oruç gibi beslenme düzenlerinin bazı durumlarda önerildiğini ancak oruç sırasında baş dönmesi, halsizlik veya bayılma gibi belirtilerin ciddiye alınması gerektiğini sözlerine ekledi.

Başkan Erbaş'tan Ramazan Mesajı Haber

Başkan Erbaş'tan Ramazan Mesajı

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, ramazan ayında tutulan oruçların, verilen fitre, zekat, sadaka ve yapılacak tüm iyiliklerin, Allah'ın bahşettiği sayısız nimetlere karşılık bir şükür ifadesi olduğunu belirtti. Erbaş, yaptığı yazılı açıklamada, rahmet ve bereket mevsimine yeniden kavuşmanın heyecanı ve mutluluğu içinde olduklarını ifade etti. Bu gece ilk teravih ve sahurla ramazan ayının idrak edilmeye başlanacağını anımsatan Erbaş, ramazanın İslam alemi ve bütün insanlık için hayırlar getirmesini diledi. Erbaş, ramazan ayının iman, salih amel ve güzel ahlakla tezyin edilmiş bir hayatın idrakine erdiren manevi bir eğitim dönemi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "İbadet şuurunun arttığı, iradelerin sabır ve tevekkülle eğitildiği, şefkat ve merhametin kuşanıldığı, gönüllerin bencillik ve tamahkarlık hastalığından kurtarıldığı bu ayda müminler, huzurlu bir iklimin manevi hazzını yaşarlar. Hiç şüphesiz ramazan ayını önemli kılan en büyük özellik, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delili Kur'an-ı Kerim'in bu ayda, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nde nazil olmaya başlamasıdır. O Kur'an ki onunla irtibat kuran yücelir. Onu kılavuz edinen istikamet bulur. İnsana Rabb'ini, kainatı, hayatı, varoluşun gayesini tanıtan Kur'an, hak ve hakikatin, adalet ve merhametin, edep ve hikmetin, dahası bütün yüceliklerin kaynağıdır." "Yaşantımızı muhasebe etme fırsatı verir" Kur'an-ı Kerim ile mübarek kılınan ve bünyesinde birçok ibadeti barındıran ramazan ayına mahsus ibadetlerin başında, orucun geldiğine işaret eden Erbaş, oruç tutmanın bir irade, terbiye ve takva eğitimi olduğunu bildirdi. Erbaş, bu ayın iftarıyla paylaşmayı, sahuruyla bereketi, sadakalarıyla yardımlaşmayı ve dayanışmayı öğrettiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi: "Yapılan iyiliklerin kat kat karşılık bulacağı inancıyla bizlere, hem Rabb'imize ve kendimize hem de çevremize ve diğer insanlara karşı sorumluluklarımızı bir kez daha gözden geçirme, yaşantımızı muhasebe etme, arzu ve isteklerimizi sınırlama fırsatı verir. Nihayetinde bu ayda oruçlarımız, fitrelerimiz, zekatlarımız, sadakalarımız ve yapacağımız tüm iyilikler, yüce Rabb'imizin bizlere bahşettiği sayısız nimetlere karşılık bir şükür ifadesi olur. Dolayısıyla idrak etmekle büyük bir sevinç yaşadığımız bu bereket mevsimini hakkıyla değerlendirmenin gayreti içinde olmalıyız." Ramazan ayında her fırsatta Kur'an okunması gerektiğini vurgulayan Erbaş, "Bu mübarek mevsimin merhamet ikliminden istifade ederek, başta Filistin ve Doğu Türkistan olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan acıların, sistematik katliam, işkence ve tacizlerin son bulması için yüce Mevla'ya dua etmeliyiz." değerlendirmesini paylaştı.

Şanlıurfa Ramazan Ayını Bekliyor Haber

Şanlıurfa Ramazan Ayını Bekliyor

İnanç turizminin önemli merkezlerinden Şanlıurfa'da "on bir ayın sultanı" ramazan dolayısıyla dini mekanlardaki hazırlıklar tamamlandı. Hazreti İbrahim, Hazreti Eyyüp, Hazreti Musa, Hazreti Şuayip başta olmak üzere birçok peygambere ev sahipliği yapan Şanlıurfa, dünya inanç turizminde Mekke, Medine ve Kudüs'ten sonra 4'üncü sırada yer alıyor. Kültürel değerleriyle de öne çıkan Şanlıurfa'da kentle özdeşleşen ve üç ilahi dinin atası olarak kabul edilen Hazreti İbrahim'in ateşe atıldığı yer olduğu rivayet edilen Balıklıgöl, en çok ziyaret edilen mekanlar arasında yer alıyor. Hz. Eyyüp'ün çile çektiği makam olarak kabul edilen "Sabır Makamı"nın yanı sıra sahabelerin cuma namazlarını kıldığı Ulu Cami ile Hasan Paşa ve Yusuf Paşa gibi tarihi camiler de en çok ilgi çeken mekanların başında geliyor. Dergah Camisi'nin avlusunda bulunan Sakal-ı Şerif, Kadem-i Şerif, Kabe örtüsü ile Kisve-i Saadet'in bulunduğu mekan da ziyaretçilerin en çok ilgi gösterdiği mekanlar arasında. İl Müftülüğü de ramazanın özüne uygun olarak yaşanması ve vatandaşların ibadetlerini daha rahat ortamda yerine getirebilmesi amacıyla hazırlıklarını tamamladı. "Hatimle teravih namazı kılma geleneğini sürdüreceğiz" İl Müftüsü Ramazan Tolan, AA muhabirine, ramazanı Şanlıurfa halkıyla birlikte dolu dolu, güzel ve coşkulu şekilde geçirmeye çalışacaklarını söyledi. Ramazanda tüm camilerin diğer aylara göre daha fazla dolacağını ifade eden Tolan, şöyle konuştu: "Şanlıurfa'nın tarihinden ve 'Peygamberler şehri' olmasından dolayı ramazan daha canlı geçiyor. Özellikle Balıklıgöl çevresindeki camilerde okunan salalar, ezanlar, mukabeleler o bölgeye çok güzellik katıyor. Kent dışında yaşayan vatandaşlarımıza birkaç gün de olsa ramazanı Şanlıurfa'da geçirmesini tavsiye ediyorum. Daha önceki yıllarda kentimize özellikle ramazanın son günlerinde mevlit ve itikaf ibadetini yapmak için ülkemizin farklı kentlerinden gelenler oluyor. İlimiz genelinde 2 bin 170 camimiz var, bu camilerimizin öncelikli olarak eksik olan imam ihtiyacını tamamlamaya çalışıyoruz. Ramazanda teravih namazı tüm camilerimizde kılınacak. Her ilçemizde en az bir camide büyük olan ilçelerimizde birkaç camimizde hatimle teravih namazı kılma geleneğini sürdüreceğiz. Mukabele geleneğimiz de tüm camilerimizde günde en az 1 vakit, bazı camilerimizde ise 1-3 vakit mukabele okunacak. Kentteki 3 yerel televizyonda ve radyolarda ise günde 2 defa mukabele okunacak, iftardan önce ve sahurda din görevlilerimizin katılımıyla sohbetler olacak." Zengin ve fakir arasında köprü olacaklar Tolan, ramazan ayında cami dışında da faaliyetlerinin olacağını belirterek, görevlilerin hastaneleri, cezaevlerini, yurtları, esnafı, yetimleri, fakirleri, yaşlıları ve hastaları ziyaret edeceğini kaydetti. Özellikle durumu iyi olanlarla ihtiyaç sahibi vatandaşlar arasında köprü olacaklarını dile getiren Tolan, sözlerini şöyle tamamladı: "Malum bu ayda zekat ve sadakalar verilir ancak kentte kimsesi olmayan, kimsenin fark etmediği ihtiyaç sahipleri ve yetimler var. Türkiye Diyanet Vakfı şubelerimiz aracılığıyla bunların isimleri ve telefonları kimsesizlerin kimsesi olma adına bizde kayıtlı. Özellikle durumu iyi olan bazı vatandaşlarımızın ihtiyaç sahibi kişileri bulma imkanı yoksa bu ailelere ulaştırmak adına Türkiye Diyanet Vakfı şubemizin zekat hesabına zekatını ve sadakalarını yatırabilirler. Durumu iyi olanlarla beraber gayret ederek sıkıntısı olanların yüzünü güldürmeye çalışmamız lazım. Ayrıca, Gazze'deki kardeşlerimizi de unutmamamız gerekiyor."

Camiler Ramazan İçin Süsleniyor Haber

Camiler Ramazan İçin Süsleniyor

"Onbir ayın sultanı" ramazanda camileri süsleyen Osmanlı geleneği mahyalar, İstanbul'daki camilere asılmaya başlandı. Osmanlı Devleti'nde 16. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan mahya asma geleneği, bugün de ramazan ayında camileri süslemeye devam ediyor. Ramazana sayılı günler kala İstanbul'da selatin ve büyük camilere mahyalar asılırken, AA ekibi, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Eminönü Yeni Cami ve Süleymaniye Camisi'ni süsleyen mahyaları görüntüledi. İbadete açıldığı 1617 tarihinden itibaren minareleri arasına mahya asılan Sultanahmet Camisi'ne ise bu yıl restorasyon nedeniyle mahya asılmayacak. "Mahya asma geleneği bugün az sayıda sanatkarla devam ediyor" İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şehrin siluetinde önemli yeri olan camilere, ramazan ayında mahya asma geleneğinin bugün az sayıda sanatkarla devam ettiğini söyledi. Vakıflar Genel Müdürlüğü ile birlikte camilere mahya astıklarını ifade eden Arpaguş, minaresindeki restorasyon nedeniyle bu yıl Sultanahmet Camisi dışında, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, Süleymaniye Camisi, Eyüpsultan Camisi, Büyük Çamlıca Camisi ve Mimar Sinan Camisi'ne mahya asıldığını dile getirdi. Mahyaların özellikle çok minareli camilerde, iki minare arasına girilen ve spot cümlelerle topluma mesaj amacı taşıyan bir gelenek olduğunu belirten Arpaguş, şöyle konuştu: "Tarihsel sürece baktığımızda farklı zamanlarda çok farklı mahyalar da hazırlanmış ama ramazan ayında daha çok kardeşlik, bayram sevinci, ailenin kutsallığı, ibadetlerin önemi, oruç, namaz, zekat gibi konular üzerinde duruluyor. Tabi görsel olarak da ramazan gecelerine hastır. İftarla birlikte bizim şerefelerimiz aydınlatılır, imsakla birlikte de kapatılır. Yani şerefe yandığı için oruç biter, ışıklar söndüğü anda oruç başlar. Aslında bu da sesin, ezanın ulaşmadığı yerlere bile uzaktan bir manada imsakla, iftarın birbirinden ayrılma noktasında bir gelenektir." Arpaguş, bu yıl da mahyalarda Ramazan-ı Şerif'in mübarekliği, Kur'an ve oruç ayı olmasına yönelik atıfların bulunduğunu aktardı. "Bir hafta en azından aileye vurgu yapan bir mahyamız olsun diye kararlaştırdık" Mahyalarda yer alacak ifadelere hakkında bilgi veren Arpaguş, şunları kaydetti: "Bu yıl özellikle 'iyilik' teması üzerine söz ve atıflar daha çok yer alacak. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde özellikle Kelime-i Tevhid (La ilahe illallah) mahyası ramazan boyunca hiç değişmeden asılı kalıyor. Özel olarak onun öyle kalmasına daha uygun olacağını düşündük. Süleymaniye'de 'Hoş geldin ey rahmet ayı', 'Aile büyük nimettir', 'Ahiret azığın hazır mı?', 'Namaz kılın, zekat verin' ve 'Bayram kardeşliktir' gibi mahyalarımız var. Bu yıl ülkemizde devletimiz tarafından özellikle aile yılı olması hasebiyle de bir hafta en azından aileye vurgu yapan bir mahyamız olsun diye kararlaştırdık." İstanbul Müftüsü Arpaguş, Eminönü Yeni Cami'nde "İyiliğe destek ol", "Namazı kılın, zekatı verin", "Akrabayı gözet", "Ahiretini unutma" ve "Bayram sevinçtir", Eyüpsultan Camisi'ne "Ramazan-ı Şerif hoş geldin", "Aile toplumun temelidir", "Ahiret azığın hazır mı?", "Bayramınız mübarek olsun", Mimar Sinan Camisi'nde "Ramazan Kur'an ayıdır", "Ahiretini unutma", "Aile toplumun temelidir", "Ahiret azığın hazır mı?", "Bayram kardeşliktir", Üsküdar Valide-i Cedid Camisi'nde ise "Hoş geldin 11 ayın sultanı", "Aile toplumun temelidir", "Ahde vefa gösterin" ve "Bayram sevinçtir" yazılı mahyaların yer alacağını sözlerine ekledi.

Ramazan Ayına Yönelik Tavsiyeler Haber

Ramazan Ayına Yönelik Tavsiyeler

Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi İbrahim Erol, ramazan ayında insanların daha sakin, kalp kırmayan, hakka ve hukuka riayet ederek kalbi ve manevi ibadet yapabileceklerini söyledi. Erol, AA muhabirine, ramazan ayının ilk insanla beraber başlayan bir ibadet olduğunu, bunun da Kur'an-ı Kerim'de ifade edildiğini aktardı. Ramazan ayının önemine dikkati çeken Erol, insanların kendisini sosyolojik ve psikolojik olarak hazırlama ve güçlendirme eğitimini oruç ibadetiyle sağlayabildiklerini dile getirdi. Erol, ramazanın hem sosyal hem de sağlık faydalarıyla insanın dayanıklılığını artırdığına işaret ederek, Allah ile manevi ilişkisini ayarlayan ve sorgulatan bir ibadet olduğunu vurguladı. Ramazan ayında oruç tutan kişilerin ağzından yiyecek ve içecek girmediği gibi karşısındakine de kırıcı bir söz söylememesi gerektiğinin altını çizen Erol, "Daha sakin, kalp kırmayan, hakka, hukuka riayet eden bir insan olmalıyım' diyen, kalbi ve manevi ibadete geçmeyi öncelemeliyiz." diye konuştu. Erol, insanların dilini, elini, nefsini, gözünü insanlarla olan ilişkilerini ramazanın ahlaki iklimine uygunlaştırarak bu ayı idrak etmesi gerektiğine dikkati çekti. Allah'ın kainatı yarattığından bu yana Kadir Gecesi'nin var olduğunu ifade eden Erol, "Peygamber Efendimiz orucun farz kılınmasının ardından önce ilk on günde, sonra ikinci on günde ve ömrünün sonlarına doğru ise ramazanın son 10 gününde itikafa girmiş ve Kadir Gecesi'ni 'Son 10 günde arayın.' diye buyurmuştur." dedi. Erol, her Müslüman'ın itikaf tecrübesini yaşaması gerektiğini belirterek, "Kadınlar kendi evlerinde, erkekler ise mescitlerde son 10 günü idrak etmeliler. Bu şekilde Allah'ı ve maneviyatı gündemlerinin ilk sırasına koymaları gerekiyor." ifadesini kullandı. "Öz eleştiri yaparak ruhumuzu da doyurmamız gerekiyor" İnsanların psikolojik olarak ramazana hazırlanması gerektiğini vurgulayan Erol, "Midesini ve zahiri organlarının ihtiyaçlarını karşıladığı gibi varlık alemindeki yolculuğunu, serüvenini, 'Nerden geldim, nereye gidiyorum? Ne olacağım, ne olmalıydım?' gibi sorularla öz eleştiri yaparak ruhunu da doyurması gerekiyor." diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.