Uygulamalarımız appstore googleplay

#Prof. Dr. Necmi Karul

gazeteci63.com - Prof. Dr. Necmi Karul haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Prof. Dr. Necmi Karul haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Özdoğan, Karahantepe'yi Yorumladı Haber

Özdoğan, Karahantepe'yi Yorumladı

Türkiye'de neolitik döneme ilişkin 60 yıl kazı yapan Türkiye Bilimler Akademisi Üyesi 81 yaşındaki Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Şanlıurfa'daki Karahantepe'de ortaya çıkarılan eserlerin ezberleri bozduğunu ve doğru anlaşılması için de zamana ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Neolitik dönemin önemli yerleşim yerleri arasında gösterilen Karahantepe'yi ziyaret eden Özdoğan, kazı alanındaki 14 farklı noktayı ilerleyen yaşına rağmen tek tek gezip çalışmaları fotoğrafladı. Öğrencilerinden biri olan Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul'dan kazıya ilişkin bilgi alan Özdoğan, kazılara ilişkin tecrübesini paylaşıp çeşitli önerilerde bulundu. Özdoğan, AA muhabirine, Türkiye'nin birçok kentinde neolitik döneme ilişkin 60 yıl kazı çalışması yaptığını söyledi. İlk kazı deneyimini Şanlıurfa'da yaşadığını belirten Özdoğan, "Çalışmaya 1964 yılında başladım. İlk gittiğim kazı Şanlıurfa Bozova'daydı daha sonra 32 yıl Güneydoğu'nun farklı kentlerinde neolitik dönem üzerine çalıştıktan sonra Trakya'da çalışmaya başladık, 30 yıldır da Trakya'da kazıyorum, araştırıyorum." dedi. Özdoğan, neolitik döneme ait kazıların sürdüğü Karahantepe'de ortaya çıkarılan eserlerin tarihe yeni yorumlar getirebileceğini vurgulayarak, şu değerlendirmede bulundu. "Bizim burada düşündüğümüz yeni bir yaşam. Neolitik dediğimiz şey yerleşik yaşamın tarımın, üretimin başladığı bir dönemdir, aynı zamanda mülkiyet ve miras hakkının hukukunun başladığı dönemdir. Bizim kafamızda bazı modeller vardı o zamanlar ama son yıllarda özellikle Şanlıurfa'da Taş Tepeler Projesi'nde sadece burası değil Yukarı Fırat Dicle Havzası'nda yapılan kazılar bizim bütün bildiklerimizi yeniden düşünmeye zorluyor. Bu bölgede şu anda ben çalışmıyorum ama benim en eski öğrencilerimin bir kısmı çalışıyor. Çok yoğun bir çalışma var, hepimizi şaşırtan, ezberlerimizi bozan, bildiklerimizi yeniden düşünmemizi, yorumlamamızı gerektirecek kadar önemli bilgiler ortaya çıkıyor, bunu tam doğru anlamak için biraz daha zamana ve yeni çalışmalara ihtiyaç var." "Büyük ve iyi bir organizasyon olduğunu düşünmek lazım" Neolitik döneme ilişkin Karahantepe'nin önemli bir merkez olduğunu anlatan Özdoğan, ortaya çıkarılan eserler için erken yorum yapmanın isabetli olmayacağını dile getirdi. Bilim insanlarının ortaya çıkan eserleri sindirdikten sonra toplumla paylaşması gerektiğini aktaran Özdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karahantepe, bunların en görkemli ve büyük olanlarından herhalde birisidir. Bu kadar görkemli bir kültürün bir avcı topluluk tarafından yapılması için burada büyük bir bolluk ve refahın olması lazım. Bunların olduğu dönemde bu kadar insanı burada barındırıp besleyecek büyük milyonlarca ceylan sürülerini düşünmek, bunların çok iyi ve büyük bir organizasyonu olduğunu düşünmek lazım. Bunların nasıl olup da bu kadar o büyük bir inşaat işini yaptıklarını da bizim önce bilim insanları olarak anlamamız, sindirmemiz lazım." Türk arkeologlara övgü Prof. Dr. Özdoğan, Türkiye'nin son dönemde önemli arkeologlar yetiştirdiğine dikkati çekti. Arkeologlardan övgüyle bahseden Özdoğan, şunları kaydetti: "Ben kuşağım son temsilcisiyim, benden iki kuşak sonrası artık çalışıyor. Bugünkü hocalarımız bizim kuşağımızdan çok daha iyi hem dünya ile yarışmaktan korkmuyorlar hem daha iyi ve doğru işler yapıyor hem de yeni kuşakların yetişmesini sağlıyor. Bu ister benim yetiştirdiğim öğrenci olsun ister başka hocaların yetiştirdiği öğrenci olsun önemli değil. Türkiye'nin bilim gücünü gösterir, ülkede oluşan yeni bilim gücünün ne kadar yeşerdiğini, bizim zamanımızda atılan tohumların nasıl yeşerdiğini, Türkiye'de yeni bir kuşağın ne kadar başarılı olduğunu gösterir, bu da çok güzel bir şey."

Urfa'da Leopar Kemiklerine Rastlandı Haber

Urfa'da Leopar Kemiklerine Rastlandı

Şanlıurfa'daki Karahantepe'de yapılan kazı alanında çok sayıda kurt çenesi, leopar, akbaba ve tilki kemiği ile ateş yeri bulundu. Karahantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Neolitik döneme ait "T" biçiminde 250'nin üzerinde dikilitaşın bulunduğu Karahantepe'de 2024 kazı çalışmalarının tamamlandığını söyledi. Karahantepe'de 14 ayrı bölgede kazı yapıldığını vurgulayan Karul, tarihi ören yerinde yeni bulgulara rastladıklarını ifade etti. Bu yıl Karahantepe'de özellikle kamusal yapılara yoğunlaştıklarını belirten Karul, şöyle konuştu: "Daha önce büyük ölçüde açığa çıkardığımız kamusal yapı kompleksinde çalışmalara devam ediyoruz. Burada merkezi bir yapı var ve ona eklenmemiş daha küçük boyutlarda yine kamusal amaçlarla inşa edilmiş binalar olduğunu biliyorduk. Bunlardan bir tanesinde geçtiğimiz yıl kazıya başlamıştık, bu sene de devam ettik. Yapının taban seviyesine geldiğimizde bir sekinin üzerinde dikili taşlarla ayrılmış oda gibi bir alanla karşılaştık. Bu alanın içerisinin kırmızı steril toprakla doldurulduğunu ve bu doldurma işlemine paralel olarak odanın içerisine taş kaplar ve tabaklar bırakıldığını gördük. Kaplar siyah renkli klorit taştan yapılmış ve üzerleri tümüyle geometri ve hayvan desenleriyle bezenmiş. Aynı zamanda bu kontekstin içerisinde baton adını verdiğimiz taş nesneler, boncuklar gibi farklı buluntu gruplarıyla da karşılaştık. Bu kontekstin içerisinde çok sayıda kurt çenesi, leopar, akbaba ve tilki kemikleri gördük. Tilkilerin postlarıyla kontekstin içerisine bırakıldığını anladık." Pişirmeyle ilgili fonksiyona sahip alan keşfedildi Ortaya çıkarılan her bir eserin çok kıymetli olduğunu anlatan Karul, buluntularla geçmişe dair önemli ipuçları elde ettiklerini dile getirdi. Karahantepe'nin yorumlanması için daha fazla zamana ihtiyaç duyulduğuna dikkati çeken Karul, şunları kaydetti: "Kuşkusuz buluntuları yeni açığa çıkarıyoruz, bunların değerlendirmesini yapmak için biraz zamana ihtiyacımız var. Ama binanın içinde geri kalan bölümünde çok sayıda ateş yerinin olması, büyük boğa boynuzlarının, hatta kafataslarının zemine bırakılmış olması, bu alanın pişirmeyle ilgili bir fonksiyona sahip olduğunu, kamusal yapı kompleksinin parçası olduğunu anlamış olduk. Yapı içerisinde fırınlara da rastladık. Karahantepe'de açığa çıkardığımız yapının içerisinde çok sayıda ateş yerinin olması ilk kez karşılaştığımız bir ortamı bize göstermiş oldu."

Akademisyenler Sıfır Noktasında Haber

Akademisyenler Sıfır Noktasında

Şanlıurfa'da süren Dünya Neolitik Kongresi kapsamında yabancı akademisyenler, Taş Tepeler Projesi arkeolojik kazı alanlarını ziyaret etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının desteklediği, İstanbul Üniversitesi ve Harran Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen Dünya Neolitik Kongresi'nin üçüncü gününde katılımcılar, Neolitik döneme ilişkin kazıların yapıldığı arkeolojik alanları gezdi. Karahantepe Kazı Başkanı ve Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul, Neolitik döneme ait "T" biçiminde 250'nin üzerinde dikilitaşın bulunduğu Karahantepe'de yürütülen çalışmalara ilişkin heyete bilgi verdi. Karul, AA muhabirine, kongre kapsamında yaklaşık bin kişiden oluşan akademisyenlerin Taş Tepeler Projesinde yer alan 7 kazı alanını ziyaret ettiğini söyledi. Gezdikleri her kazı alanında öne çıkan eserleri yabancı akademisyenlere tanıttıklarını anlatan Karul, "Bin kişiye yakın bir grubun çalıştığı alanı gezmek oldukça zor. Ciddi bir kalabalık var, kenti doğusunda ve batısı olacak şekilde katılımcıları ikiye ayırdık. Dolayısıyla eş zamanlı olarak da ortalama 150 kişiye alanları anlatıyoruz." dedi. Çoğu ilk kez görüyor Karul, ziyaretçilerin alanları çok beğendiklerini anlatarak, şunları kaydetti: "Gelen meslektaşlarımızın çoğu kuşkusuz buradan haberdar olanlar olmakla birlikte çoğu Anadolu'ya, Türkiye'ye ilk kez gelen, Şanlıurfa'ya ilk kez gelen insanlar. Gördükleri eserler karşısındaki düşüncelerini bizimle paylaşıyorlar. En azından bizim etkilendiğimiz kadar burada açığa çıkan kalıntıların onları da etkilediğini görmek, onların düşüncelerini almak, bizim için çok öğretici. Diğer taraftan da ekip olarak buradayız. Bütün öğrencilerimiz buradayız. Bunları duymakta bütün ekip olarak da hepimizin gururlandırıyor." Kongre, yarınki oturumlarla tamamlanacak.

Şanlıurfa ve Dünya Neolitik Kongresi Haber

Şanlıurfa ve Dünya Neolitik Kongresi

Şanlıurfa, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen Dünya Neolitik Kongresi 63 ülkeden bine yakın katılımcıyla devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansının desteklediği, İstanbul Üniversitesi ve Harran Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen Dünya Neolitik Kongresi'nin ikinci gün oturumları Osmanbey Yerleşkesi'nde gerçekleştirildi. İktisat ve İdari Bilimler Fakültesindeki 13 ayrı salonda 45 konu başlığı halinde gerçekleştirilen oturumlarda Neolitik dönemin ayrıntıları ele alındı. Kongre Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, kongreye ilginin yoğun bir şekilde sürdüğünü söyledi. Akademik açıdan değerli bir ortamın oluştuğunu belirten Karul, şöyle devam etti: "Dünyanın 63 ülkesinden bine yakın katılımcı var. 687 bildiri, 62 poster ile bu katılımcılar kongrede yer alıyor. Çeşitlilik açısından baktığınız zaman hem dünya ölçeğinde hem de 487 kurumu temsil eden bilim insanlarımız bulunuyor. Bu insanların hepsi de Neolitik çağ uzmanı, kongrede biz dünyanın farklı bölgelerindeki neolitiklerin oluşumlarını ve dönüşümlerini arkeoloji konusundaki uzmanların bildirilerinden dinleyeceğiz. Sonuç itibariyle dünya ölçeğinde neolitiğe bütüncül bir bakış açısı elde etmemizi sağlayacak bir kongre olacak." Karul, kongre aracılığıyla Şanlıurfa'da eş zamanlı yürütülen kazı projelerini tanıtma imkanı bulduklarını da dile getirdi. Neolitik döneme ilişkin ilk kez bu kadar uzmanın bir araya geldiğini vurgulayan Karul, kongrenin başarılı bir şekilde devam ettiğini sözlerine ekledi. Kongre, farklı oturumlarla 3 gün daha devam edecek.

Geçmişten Günümüze Göbeklitepe Haber

Geçmişten Günümüze Göbeklitepe

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Göbeklitepe'deki kazıların bulguları, tarım ve hayvancılığın yerleşikliğin nedeni değil sonucu olduğunu, 12 bin yıl önce yaşayan toplulukların sadece hayatta kalma mücadelesi vermediğini, mimarlıkta, teknolojide ve sanatta da gelişmiş bir toplum olduğunu ortaya koyuyor. AA'nın, Anadolu'daki arkeolojik kazılarda, öngörülenden daha eski dönemlere tarihlenen verilere ulaşılmasına ilişkin dosya haberinin ilk bölümünde, Şanlıurfa'nın merkez Haliliye ilçesi sınırlarında kırsal Örencik Mahallesi yakınlarında bulunan Göbeklitepe'deki bulgular ele alındı. Kent merkezine 18 kilometre uzaklıktaki Örencik Mahallesi'nde, 1963'te yapılan yüzey çalışmaları sırasında fark edilen Göbeklitepe'de 1995'ten bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde kazı çalışmaları yürütülüyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne 2018'de dahil edilen Göbeklitepe'deki kazılarda elde edilen sonuçlar hem dünyanın ilgisini bu alana çekti hem de tarih yazımını değiştirecek veriler ortaya koydu. Göbeklitepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1995'te başlayan kazılarla Göbeklitepe'nin neolitik çağın anıtsal yapılarını barındırdığının öğrenildiğini belirtti. Kazılarda, M.Ö. 9600'lü yıllar ile 8200'lü yıllar arasına tarihlenen yaklaşık 1500 yıllık süreci yansıtan yerleşim katmanlarının kısmen açığa çıkarıldığını anlatan Karul, burada kamusal özellik taşıyan anıtsal yapıların olmasının arkeoloji camiasında büyük etki yarattığını kaydetti. Karul, şöyle konuştu: "Göbeklitepe'nin içerisinde insanların günlük hayatlarını sürdürdükleri konutların da olduğu kamusal yapıların olması, dolayısıyla buraların insanların bir araya geldikleri inançlarla ilgili bir yer olmasından öte bir yerleşim yeri olarak kullanıldığı anlaşıldı. Nitekim 2021'de Taş Tepeler ile bu bölgedeki Neolitik çağ araştırmaları daha geniş bir bölgeye yayıldığında da benzer sonuçlarla karşılaştık. Bugün Harran Ovası'nın etrafında çok sayıdaki çağdaş yerleşmede yine özel kamusal yapılar ile konutları bir arada gördüğümüz yerleşim yerleri açığa çıkardık. Göbeklitepe'nin bunların içerisindeki en önemli farkı, bu döneme ilişkin sonraki süreçteki araştırmaları tetikleyen bir yönü oldu. Bunun da başında özellikle buradaki anıtsal yapıların, onlar içerisindeki T biçimi dikili taşlar ve daha da önemlisi T biçimdeki taşların üzerindeki sembollerin varlığı... Bütün bunları bir araya getirdiğimiz zaman bize 12 bin yıl önceki insanın mimarlıkta, teknolojide, sanatta ne kadar ileri toplumlar olduğunu gösterdi diyebiliriz." dedi. Karul, Taş Tepeler Projesi kapsamında Göbeklitepe ve çağdaş alanlarda yürütülen çalışmalarda elde edilen bilgilerle, o dönemdeki yaşama ilişkin önceki düşüncelerin aksine sonuçlara ulaştıklarını, avcı-toplayıcı bir yaşam süren toplulukların yerleşik yaşamı benimsediklerini gördüklerini anlattı. Yerleşik hayata geçilmesine rağmen bu toplulukların henüz tarım ve hayvancılığı bilmediğinin anlaşıldığını vurgulayan Karul, Göbeklitepe'de yerleşiklikle beraber çevredeki kaynakların daha etkin bir şekilde değerlendirildiğinin görüldüğüne işaret etti. Dönemin ileri aşamalarında bitki yetiştiriciliği ve hayvan evcilleştirme denemeleriyle karşılaştıklarına dikkati çeken Karul, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yerleşikliğin hemen ardından bitkileri tarıma aldıklarını ve hayvanları evcilleştirdiklerini görüyoruz. Dolayısıyla Göbeklitepe ve benzeri yerlerde yerleşiklikle başlayan süreç, bugünkü toplumsal düzenin temelindeki en önemli girdi olan üretici yaşamın da başlangıcını gördüğümüz bir yer olarak arkeoloji tarihçesinde önemli bir yer tuttu. Göbeklitepe'yi bu kadar önemli yapan, toplumun büyük bir kısmının ilgisini çeken, dünya ölçeğinde ilgisini çeken şey, bizim geçmişe bakış açımızın, algımızın ne kadar yanlış olduğunu adeta gözler önüne sermesi. Başka bir ifadeyle de yüzümüze vurması oldu. Bunu nasıl biraz daha açıklayabiliriz derseniz, Göbeklitepe gibi yerlerin özellikle geçmişteki toplumların ilkel, az gelişmiş toplumlar olduğu algısını köklü bir şekilde değiştirdiğini anlıyoruz. Modern insan geçmişe ilerlemiş bir şekilde bakar ve geçmişi düşündüğünde de kendisi zamanın sonunda olduğu için kendisini geçmişe göre en gelişmiş bireyler, insanlar ve toplumlar olarak algılar. Göbeklitepe bize 12 bin yıl önce burada yaşayan insanların anıtsal mimariler yapabilen, bir araya gelip bu yapıların içerisinde meclisler kuran ve o dikili taşları, onların üzerindeki ağırlıklı hayvan betimleriyle oluşturdukları sahneleri işleyebilen ve bunlarla birtakım mitolojik hikayeleri yaşamlarının bir parçası haline getiren topluluklar olduğunu gösterdi. Böyle düşünüldüğünde 12 bin yıl önce Göbeklitepe'deki insanın bugünkü toplumdan hiç de geri kalmayacak yönlerinin, sanatçılarının, hikaye anlatıcılarının olduğunu, o hikayeleri bu dikili taşların üzerine işleyebilecek sanatkarların, bu binaları yapan, tasarlayan o dönemin mimarları ve ustaları olduğunu gösterdi. Bizim bugünkü bakış açımızın geçmişi ne kadar küçümseyici olduğunu da yüzümüze vurmuş oldu diyebiliriz." Göbeklitepe ve çağdaşı alanlardaki bulguların tarih yazımını değiştirebildiğini ifade eden Karul, şu bilgileri aktardı: "Tarih kitapları dünyanın hemen hemen her yerinde son yıllarda kuşkusuz değişiyordur. Özellikle yerleşikliğin nedeninin tarım ve hayvancılık olduğu düşünülürken Göbeklitepe ve çağdaşı yerler, yerleşikliğin nedeninin tarım ve hayvancılık değil, tarım ve hayvancılığın yerleşiminin bir sonucu olduğunu gösteren yerlerin başında geliyor. Bilginin değişmesi bakımından düşündüğümüzde en önemli dizilerden biri. Yine okul kitaplarında geçmiş dönemdeki, 12 bin yıl önceki insanların yaşam mücadelesi vermekle sınırlı bir hayat sürdürdükleri algısı var. İnsanların mağaralarda yaşadığı ve zorluklar içerisinde yaşadığı gibi bir algı vardı. Göbeklitepe'de bunun ne kadar gerçek dışı olduğunu, 12 bin yıl önceki insanların becerilerinin, başarılarının her anlamda, teknolojide, mimarlıkta ne kadar üst düzeyde olduğunu gösterdiğini de rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Böyle bakıldığında tarih yazımındaki yanlışları büyük bir oranda düzelten arkeolojik keşiflerin başında geliyor diyebiliriz."

Arkeolojinin Kalbi Şanlıurfa'da Atacak Haber

Arkeolojinin Kalbi Şanlıurfa'da Atacak

Dünyanın farklı coğrafyalarında yapılan kazılarda Neolitik Çağ'a (Taş Devri'nin son çağı) ilişkin elde edilen veriler, Şanlıurfa'da gerçekleştirilecek "Dünya Neolitik Kongresi"nde ele alınacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde 4-8 Kasım tarihinde ilk kez düzenlenecek olan "Dünya Neolitik Kongresi", UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndeki Göbeklitepe ile başlayan Taş Tepeler Projesi'yle tarihe ışık tutan Şanlıurfa'da gerçekleştirilecek. 64 ülkeden akademisyenlerin katılımıyla düzenlenecek etkinlikte, Türk ve yabancı bilim insanlarının Neolitik Çağ'a ilişkin çalışmaları görüşülecek. "Kongrenin Türkiye'de ve Şanlıurfa'da düzenlenmesi anlamlı" Taş Tepeler Projesi Koordinatörü Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, kongreyi geçen yıl düzenlemeyi planladıklarını, ancak Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'te meydana gelen depremler nedeniyle ertelediklerini söyledi. Kongrenin, Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde gerçekleştirileceğini aktaran Karul, şöyle konuştu: "İstanbul Üniversitesi ve Harran Üniversitesinin ortaklaşa gerçekleştireceği akademik kongre, dünyanın farklı kıtalarında, farklı coğrafyalarında, farklı neolitiklerin konuşulacağı bir kongre olacak. Katılımcıların birbirlerine öğreteceği, anlatacağı çok şey var. Şanlıurfa'da yapılacak olması da burada yürütülmekte olan Taş Tepeler Projesi babındaki neolitiğin ilk aşamalarını gelecek meslektaşlarımızla birlikte tartışma, onlarla paylaşma fırsatı verecek. Şu ana kadar 702 bildiri ve 61 poster başvurusu var. Bildirilerde katılımcı isim sayısı 1400 civarında, dolayısıyla bin civarında katılımcı bekliyoruz. Bizim için böyle bir kongrenin Türkiye'de ve Şanlıurfa'da düzenlenmesi ayrıca anlamlı, çünkü bu genel anlamda bir arkeoloji değil, çok daha spesifik konuda neolitik dönem uzmanlarını bir araya getirecek bir kongre. Yaklaşık 480 civarında bir kurumun temsilcileri burada olacak. Uzun vadede neolitik araştırmalara yön verecek birtakım ışıkların olacağını umuyoruz. Gelecekte belki bu coğrafyada, belki başka ülkelerde tekrarlanacak, potansiyeli olan bir kongre." Karul, kongre hazırlıklarının devam ettiğini, bunun yanı sıra Taş Tepeler Projesi kapsamında Şanlıurfa'da Neolitik Çağ'dan kalma alanlarda kazı çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Neolitik Çağ'a ait farklı coğrafyalardaki bulguların bu kongrede ele alınmasının dünyada bir ilk olacağını ifade eden Karul, yüksek katılımcı sayısının da bu kongrenin önemini gösterdiğini dile getirdi. Necmi Karul, kongrenin, bilim insanlarının yanı sıra arkeolojiye ilgi duyan kişilere de açık olduğunu anlatarak, sınırlı bir yerlerinin bulunmasından dolayı bu alana ilgi duyan kişilerin kayıt yaptırmaları gerektiğini vurguladı.

12 Bin Yıl Öncesi Yaşam İzleri Haber

12 Bin Yıl Öncesi Yaşam İzleri

Şanlıurfa'da "Taş Tepeler Projesi" kapsamında, aralarında Göbeklitepe ve Karahantepe'nin de bulunduğu 10 ayrı alanda devam eden kazılar, 12 bin yıl önceki insan yaşam biçimlerini ortaya koyuyor. Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi kapsamında başta Göbeklitepe ve Karahantepe olmak üzere Çakmaktepe, Sayburç, Sefertepe, Gürcütepe, Harbetsuvan, Yeni Mahalle, Mendik ve Söğüt Tarlası kazı alanlarında başlatılan çalışmalar devam ediyor. Bölgede yürütülen kazı çalışmalarında Neolitik döneme ait önemli eserler gün yüzüne çıkarılırken sahadaki çalışmaların ardından elde edilen malzemelere yönelik yürütülen laboratuvar süreciyle de o dönemdeki insanların yaşam biçimlerine yönelik veriler elde ediliyor. Göbeklitepe ile Karahantepe kazılarının başkanı Prof. Dr. Necmi Karul, AA muhabirine, Taş Tepeler Projesi kapsamında ören yerlerinde bu yıl için başlatılan kazı çalışmalarının devam ettiğini söyledi. Yaz aylarında saha çalışmalarına odaklandıklarını aktaran Karul, toplanan verinin kazılar sırasında ve sonrasında değerlendirilmeye devam ettiğini belirtti. Karul, çalışmalardan elde edilen verilerin kıymetli olduğuna değinerek, "Milattan önce 9600'lü yıllardan itibaren bölgede yıl boyu yaşanan yerleşimler ortaya çıkarıldı. Elde edilen ilk sonuçlara göre yoğun ceylan avcılığının yanı sıra toplayıcılığın da beslemede önemli yer tuttuğunu ve zamanla besin üretimine geçildiğine yönelik buluntularla karşılaştık." dedi. Taş Tepeler Projesi'nde yürütülen kazıların çağdaş yerleşimlerde sürdüğünü belirten Karul, yerleşik hayatın başlangıcında, yaklaşık 1500 yılı kapsayan bir süre boyunca üretici yaşamın temellerinin atıldığına dikkati çekti. Karul, elde edilen verilerin büyük bir çeşitlilik içerdiğini ve özellikle doğal çevrenin rekonstrüksiyonunu yapabilir hale geldiklerini kaydetti. Geçen yıl Karahantepe'de yapılan kazılarda elde ettikleri verilerin bölge hakkında kendilerine daha net bilgiler verdiğini dile getiren Karul, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Karahantepe'nin arkeobotanik kalıntılarını inceleyen Dr. Ceren Kabukcu ve Prof. Dr. Eleni Asouti yerleşmede tohum, yumru, yemiş kabuğu gibi karbonize bitki kalıntıları arasında buğdaygillere rastladılar. Bu buluntuların arasında arpa ve buğday bulunmakla beraber bu örneklerin hangi türe ait olduğu konusunda ve kültüre alınmış türlere ait olup olmadığını tespit edebilmesi için ilerleyen yıllarda çalışmalara devam edecekler. Buğdaygillerin yanı sıra çeşitli baklagil tohumları da örnekler içinde bulundu. Bunlar genelde yabani fiğ, burçak, mercimek ve bezelye cinslerindeler. İncelenen odun kömürü kalıntıları arasında ise büyük oranda menengiç, yabani badem ve meşeye ait karbonize odun kalıntılarına rastlandı. Şu anda Taş Tepeler Projesi kapsamında 10 ayrı noktada kazıları sürdürüyoruz. Bunlar 1500 yıl içerisinde farklı zaman aralıklarını bize yansıtıyor. Tümünün bir tablo oluşturduğunu düşündüğünüzde yakın zamanda sadece Göbeklitepe’den bildiklerimizden çok daha fazlasını söyleyebileceğiz."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.