Uygulamalarımız appstore googleplay

#Sağlık Bakanlığı

gazeteci63.com - Sağlık Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eczacılar Gelir Kaybı Yaşamayacak Haber

Eczacılar Gelir Kaybı Yaşamayacak

Sağlık Bakanlığının yaptığı düzenlemeyle, ilaç fiyatlarında kur güncellemelerine bağlı olarak yaşanan artışlar eczacıların kar oranlarına da yansıtılacak. Böylece, eczacıların gelir kaybı yaşamasının önüne geçilecek. Sağlık Bakanlığından, dün Resmi Gazete'de yayımlanan düzenlemeye ilişkin yapılan açıklamada, ilaç fiyatlarının dönemsel avro kuru değişikliğine bağlı olarak ve "Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılması Hakkında Tebliğ"e göre her yıl güncellendiği belirtildi. Söz konusu güncellemenin, bir önceki yılın ortalama avro değerinin belirli bir yüzdesi esas alınarak yapıldığı kaydedilen açıklamada, güncel değerin, diğer ülkelerde olduğu gibi bütçe disiplini çerçevesinde belirlendiği, düzenlemenin sadece beşeri imal ürünlerini değil, ithal ilaçları da kapsadığı ifade edildi. Mevcut düzenlemede her yıl güncelleme yapılmadığı için eczane kar baremlerinin sabit kaldığı, bu nedenle birçok ilacın üst bareme geçerek düşük karlılık oranıyla satıldığı aktarılan açıklamada, eczacıların karlılık dilimlerinin, birinci kademedeki (328 liraya kadar) ilaçlar için yüzde 28, ikinci kademedeki (328-657 lira arası) ilaçlar için yüzde 18, üçüncü kademedeki (657 lira üstü) ilaçlar için yüzde 13 olarak uygulandığı ifade edildi. Resmi Gazete'de dün yayımlanan düzenlemenin, eczacılar için önemli bir avantaj sağlayacağı belirtilen açıklamada, "Eczacıların karlılık baremleri bundan sonra her kur güncellemesi döneminde yeniden belirlenecek. Yani ilaç fiyatlarına gelen güncelleme doğrultusunda eczacıların karlarına esas ilaç fiyat baremleri de aynı oranda yükselecek. Eczacılar, ilaç fiyat artışlarından aynı oranda yararlanacak ve gelir kayıplarının önüne geçilecek." ifadelerine yer verildi. Bakan Memişoğlu: Eczaneler sağlık altyapımızın gücü Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu ise  sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, dün Resmi Gazete'de yayımlanan düzenlemeyle eczacılar için yeni bir dönemin başladığını belirtti. İlaçların karlılık oranlarında yaşanabilecek olumsuzlukların engellenmesi için önemli bir uygulamayı hayata geçirdiklerini vurgulayan Memişoğlu, şunları kaydetti: "Bu sayede eczacılarımızın olası gelir kayıplarının önüne geçiyoruz. Eczacılar sağlık sistemimizin değeri, eczaneler sağlık altyapımızın gücü. Bizler, bu değeri ve bu gücü korumak için kararlılıkla çalışıyoruz. Sağlıklı Türkiye Yüzyılı hedeflerimize emin adımlarla ilerlerken sağlık ailemizin her bir ferdinin derdini dert bildiğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz."

Özel Hastanelere Yeni Düzenleme Haber

Özel Hastanelere Yeni Düzenleme

Yönetmeliğe göre, özel hastaneler, ruhsatlandırıldıkları tarihten itibaren en geç 3 yıl içinde Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsünden akreditasyon belgesi alacak. Sağlık Bakanlığının Özel Hastaneler Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Yönetmeliğe göre, özel hastaneler, ruhsatlandırıldıkları tarihten itibaren en geç 3 yıl içinde Türkiye Sağlık Hizmetleri Kalite ve Akreditasyon Enstitüsünden (TÜSKA) akreditasyon belgesi alacak. Akreditasyon belgesi alamayan hastanelerde, hastaların görebileceği şekilde "Bu hastanenin TÜSKA akreditasyon belgesi yoktur" ibareli bilgilendirme tabelası asılacak. 1219 sayılı Kanun'un 28. maddesinde sayılan suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hüküm giymiş gerçek kişiler, kamu görevinden yasaklı gerçek kişiler ile ortaklık yapısında bu kişilerin bulunduğu tüzel kişiler adına özel hastane açılmasına izin verilmeyecek. Bu kişiler, ruhsatlı özel hastanelerin ruhsatlarını devralamayacak, adına özel hastane ruhsatı bulunan tüzel kişilerin ortaklık yapısında yer alamayacak. "Kötü muamele" gibi hasta hakkı ihlalinin yapıldığı tespit edilen özel hastanelerde, ihlalin gerçekleştiği ilgili birimin faaliyeti uygun şartlar sağlanana kadar Sağlık Bakanlığının kararı üzerine valilikçe durdurulacak. Ayrıca ilgililer hakkında ilgili mevzuat uyarınca idari ve adli işlemler yapılacak. Hasta odaları, poliklinikler ve bekleme salonlarında, hastaların geri bildirimde bulunabileceği Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi ile entegre karekod bulundurulacak. Sağlık hizmetinin uygunluğu denetlenecek Özel hastanelerde sunulan sağlık hizmetinin, Sağlık Bakanlığınca belirlenen tıbbi endikasyonlara veya uygulamalara uygunluğunun tespiti amacıyla gerektiğinde denetim gerçekleştirilecek. Denetim, hasta dosyası, elektronik kayıt sistemleri, tıbbi fotoğraf, tıbbi görüntüleme, rapor ve diğer ilgili bilgi ve belgeler üzerinden, e-denetim sistemi kullanılarak veya yerinde yapılacak. Sağlık Bakanlığı tarafından alanında uzman akademisyenlerden oluşan komisyon görüşleri alınarak "tıbbi endikasyon ve uygulama denetim formu" oluşturulacak. Denetim faaliyetlerini yürütmek üzere, bakanlığa ait sağlık kurum ve kuruluşlarından veya üniversitelerden konusunda uzman en az 3 kişilik tıbbi endikasyon ve uygulama denetim komisyonu kurulacak. Yapılan denetimler esnasında, hastaların tedavisini olumsuz etkileyen, hizmetin devamı halinde hasta sağlığını ve güvenliğini tehlikeye sokan ve hizmetin gecikmeksizin derhal durdurulmasını gerektiren acil ve telafisi güç durumların tespiti durumunda, bakanlık kararı üzerine hastanenin ilgili birimi veya tamamının faaliyeti durdurulacak. Öte yandan, yeni yönetmelikle birlikte, 27 Mart 2002 tarihli Özel Hastaneler Yönetmeliği yürürlükten kaldırıldı.

Yoğun Bakımlara Yeni Düzen Haber

Yoğun Bakımlara Yeni Düzen

Sağlık Bakanlığınca Türkiye'nin önde gelen yenidoğan yoğun bakım uzmanlarından oluşturulan denetim ve bilimsel değerlendirme komisyonu, özel ve kamu hastanelerindeki tüm yenidoğan yoğun bakımların işleyişlerini baştan sona yeniden değerlendirecek. Bakanlık, "yenidoğan çetesi"ne ilişkin soruşturma sürecinde toplam 10 özel hastanenin ruhsatını iptal ederken, Türkiye genelinde özel ve kamu hastanelerindeki denetimlerin artırılması, sistemdeki sıkıntıların tespit edilip sil baştan düzenlenmesi için de harekete geçti. Bu kapsamda Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nun talimatıyla geçen haftalarda "Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu" kuruldu. AA muhabirinin edindiği bilgilere göre, komisyon, Türkiye'nin önde gelen 13 yenidoğan yoğun bakım uzmanından oluşuyor. Tamamı profesör olan komisyon üyeleri, özel ve kamudaki tüm hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarına yönelik işleyiş ve denetim süreçlerini takip edecek. Yeni rehber hazırlanacak Bakan Memişoğlu'yla dün bir araya gelen komisyon üyeleri, ülke genelinde yenidoğan yoğun bakım sistemindeki işleyişi inceleyecek ve denetim faaliyetlerinden elde edilen sonuçlarla birlikte sistemdeki aksaklıkların neler olduğunu tespit edecek. Bu kapsamda, komisyon tarafından yenidoğan yoğun bakımlara ilişkin yeni bir bilimsel rehber de hazırlanacak. Bu çerçevede, özel hastanelere yönelik yeni yapısal reformların da gündeme gelmesi bekleniyor. Komisyon üyelerinin çalışmaları ve önerileriyle sağlık sektöründeki kontrol mekanizmalarının daha etkili hale getirilmesi amaçlanıyor. "Acil" ve "yetişkin yoğun bakım" alanında komisyonlar da kurulacak Bakanlık, Yenidoğan Yoğun Bakım Denetim ve Değerlendirme Bilimsel Komisyonu'nun ardından uzman hekim ve akademisyenlerin yer alacağı, farklı branşlarda da komisyonlar oluşturacak. Bu kapsamda ilk olarak özel ve kamu hastaneleri ve tıp merkezlerindeki acil servisler ile yetişkin yoğun bakımlara yönelik denetim ve değerlendirme bilimsel komisyonları kurulacak. Ardından ihtiyaçlar doğrultusunda farklı branşlarda da komisyonlar hayata geçirilecek.

Sağlık Bakanlığından Uyarı Geldi Haber

Sağlık Bakanlığından Uyarı Geldi

Sağlık Bakanlığı bebeklik ve erken çocukluk döneminde, ebeveynlerinin açıklamaları olmadan ekran aracılığıyla verilen bilginin öğrenilmesinin mümkün olmadığını belirtti. Bakanlığın teknoloji bağımlılığı hakkında yaptığı yazılı açıklamada, her yıl 3-9 Eylül'ün "Halk Sağlığı Haftası" olarak belirlendiği, hafta boyunca halk sağlığı konularında toplumu bilgilendirmeye ve farkındalığını artırmaya yönelik çalışmalar yapıldığı hatırlatıldı. Bu yıl Halk Sağlığı Haftası'nın ana temasının "Sağlığını Erteleme, Harekete Geç" olarak belirlendiği aktarılan açıklamada, ana tema kapsamında her gün ayrı ayrı konular çerçevesindeki etkinliklerle toplumun bilgilendirilmesi ve farkındalık oluşturulması hedeflendiği kaydedildi. Açıklamada, Halk Sağlığı Haftası'nın dördüncü gününe tekabül eden 6 Eylül'ün konusunun ise "Ekranı Değil, Hayatı Yaşa" olarak belirlendiği bildirildi. "Ekran karşısında yalnız bırakılan çocukta gelişimsel gerilik" Bebeklik ve erken çocukluk dönemi olan 0-6 yaşın beyin gelişimi, dil ve konuşma gelişimi, sosyal beceri gelişimi, güvenli bağlanma ilişkisi gelişimi, sağlıklı iletişimsel ve sosyal davranışların gelişimi açısından çok önemli bir dönem olduğuna dikkat çekilen açıklamada, özellikle 3 yaştan küçük çocukların anne ve babayla karşılıklı sosyal etkileşimde bulunmasının çocuğun dil, bilişsel ve motor becerilerinin, sosyal ve duygusal gelişiminin desteklenmesi açısından oldukça gerekli olduğu kaydedildi. Açıklamada, "Bu dönemde çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olarak anne babaların çocuklarıyla sevgi ve bağlılığı güçlendirecek oyunlar oynaması, onlara masal anlatması, kitap okuması, şarkı, ninni söylemesi çocuğun zekasını, hayal gücünü, iletişimini ve yaratıcılığını geliştirir." bilgisi verildi. Bilimsel olarak 3 yaş altındaki çocukların teknolojiden ve internetten kendi başlarına bir şey öğrenmelerinin mümkün olmadığı kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bebeklik ve erken çocukluk döneminde, ebeveynlerinin açıklamaları olmadan ekran aracılığıyla verilen bilginin öğrenilmesi mümkün değildir. Çocuğun ekran karşısında yalnız başına bırakılması sonucunda çocukta gelişimsel gerilikler ortaya çıktığı bilimsel olarak ispatlanmıştır." "4-6 yaş arası dönemde teknoloji kullanımı ebeveyn eşliğinde olmalı" Toplum temelli çalışmalarda, 0-6 yaş aralığına tekabül eden bebeklik ve erken çocukluk döneminde, uzun süre televizyondan, tabletten ve telefondan içerik seyretmenin çocukta dil, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim alanlarında gecikmelere yol açtığı görüldüğü bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bu gelişimsel sorunlar da ileri çocukluk döneminde, zihinsel esneklik, empati ve dürtü kontrolü fonksiyonlarının olumsuz gelişmesinde risk faktörleridir. Öte yandan 4-6 yaş arası dönemde teknoloji kullanımının mutlaka ebeveyn eşliğinde olması ve günde en fazla 20-30 dakika ile sınırlı olması gerekmektedir." Açıklamada, özellikle okul çağındaki çocukların ve gençlerin problemli bilişim teknolojileri kullanımının sosyal ilişkilerin olumsuz yönde etkilenmesine, aile bağlarının zayıflamasına, akademik başarının veya iş başarısının düşmesine neden olabildiği aktarıldı. Bununla birlikte teknolojiye hızlı ve rahat erişim imkanının kumar bağımlılığının gelişme riskini de artırdığı belirtilerek, şöyle devam edildi: "Öte yandan teknolojinin ve internetin eğitim ve bilgi sağlama amaçlarıyla kullanılmasının aşırı ve zararlı kullanımı azaltabileceği saptanmıştır. Anne babaların çocuklarıyla birlikte sosyal ortamlarda kaliteli vakit geçirmesi, çocukların ve gençlerin yetenek ve becerilerinin sportif ve sanatsal faaliyetlerle desteklenmesi onların çok yönlü gelişimleri açısından faydalı olacaktır." Açıklamada, bunların yanı sıra anne babaların ve hatta toplumun tamamının bilişim teknolojilerini bilinçli, güvenli ve etkin kullanmasının sağlanması için 0-3 yaş arası çocukların kesinlikle ekranla tanıştırılmaması, 4-6 yaş arası çocuklarını teknolojiyle tanıştırmayı isteyen anne babaların, kendilerinin çocuklarına eşlik etmesi koşuluyla ve çocuğun yaşına ve gelişimine uygun bir içerikle ve günde en fazla 20-30 dakikayı geçmeyecek sürede çocuklarına teknolojiyi kullandırması tavsiyelerine yer verildi. Açıklamada, Sağlık Bakanlığının ebeveynlere yönelik hazırladığı "Teknoloji Bağımlılığı Ebeveyn Rehberi 2023" belgesine Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü web sitesindeki "Yayınlar" bölümünden "Kitapçıklar" seçilerek ulaşılabileceği de aktarıldı. Türkiye'de bağımlılıklarla mücadele çalışmaları kapsamında "2019-2023 Davranışsal Bağımlılıklar ile Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı"nın Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, paydaş bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar işbirliğinde yürütüldüğü belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın nihai amacı toplumu teknoloji, internet ve kumar alanlarında davranışsal bağımlılık gelişmesinden korumaktır. Belirlenen nihai amaca ulaşılması için topluma yönelik çalışmalar yapılmıştır." Strateji Belgesi ve Eylem Planı çerçevesinde "Davranışsal Bağımlılıkla Mücadele Programı"nın uygulamaya koyulduğu bildirilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Program kapsamında Sağlıklı Hayat Merkezlerinde yer alan Psikososyal Destek Biriminde görev yapan personel tarafından, bilişim teknolojileri ve internetin bilinçli, güvenli ve etkin kullanımı konusunda topluma yönelik koruyucu ve önleyici farkındalık faaliyetleri gerçekleştirilmekte, aşırı ve zararlı kullanımına yönelik danışmanlık hizmeti sunulmaktadır. Danışmanlık hizmeti almak isteyen kişiler Sağlıklı Hayat Merkezlerine başvurarak konu hakkında bilgi alabilir."

4,5 Milyon Kişiye Tarama Yapıldı Haber

4,5 Milyon Kişiye Tarama Yapıldı

Türkiye genelindeki birinci basamak sağlık kuruluşlarında yılın ilk 6 ayında, 1,6 milyonu meme kanseri, 1,7 milyonu rahim ağzı kanseri, 1,2 milyonu da kalın bağırsak kanseri olmak üzere 4,5 milyon ücretsiz kanser taraması yapıldığını bildirildi. Sağlık Bakanlığından ana teması "Sağlığını Erteleme, Harekete Geç" olarak belirlenen 3-9 Eylül Halk Sağlığı Haftası kapsamında yapılan açıklamada, kanser taramalarının önemine ilişkin bilgiler paylaşıldı. Hafta çerçevesinde halk sağlığı konularında toplumu bilgilendirmeye ve toplumun farkındalığını artırmaya yönelik çalışmaların yürütüldüğüne işaret edilen açıklamada, kansere yönelik "Farkında Ol, Taramanı Yaptır, Kanseri Engelle" ana konu başlığının da belirlendiği aktarıldı. Kanserin önlenebilir, erken teşhis edilebilir, tedavi edilebilir bir hastalık olduğu, vücutta olağan dışı belirtiler fark edildiğinde mutlaka sağlık kuruluşuna başvurulmasının önem taşıdığı vurgulanan açıklamada, kanser taramasının kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında geldiğine dikkatİ çekildi. Açıklamada, Türkiye'de Ulusal Kanser Tarama Programı kapsamında Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), Toplum Sağlığı Merkezleri, Sağlıklı Hayat Merkezleri, Aile Sağlığı Merkezleri ve ayrıca mobil kanser tarama araçlarını içine alan birinci basamak sağlık kuruluşlarında ücretsiz meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve kalın bağırsak kanseri için taramalar yapıldığı anımsatıldı. Bu çerçevede, 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir meme kanseri, 30-65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir rahim ağzı kanseri, 50-70 yaş arası kadınlara ve erkeklere de 2 yılda bir kalın bağırsak kanseri taramasının gerçekleştirildiği belirtilen açıklamada, tarama sonrasında pozitif veya şüpheli bulunan kişilerin ileri tetkikler için ikinci, üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirildiği ifade edildi. Türkiye'de ağustos ayı itibarıyla her ilde en az bir tane olmak üzere 405 KETEM bulunduğu, bunlardan 46'sının mobil kanser tarama aracı olarak kırsal bölgelere ve dezavantajlı gruplara tarama hizmeti ulaştırdığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "2023 yılında Türkiye genelinde 2,8 milyonu meme kanseri, 2,9 milyonu rahim ağzı kanseri, 2 milyonu kalın bağırsak kanseri olmak üzere toplam 7,7 milyon kanser taraması yapılmıştır. Türkiye genelinde 2024'ün ilk 6 ayında ise 4,5 milyon kanser taraması yapılmıştır. Bunların 1,6 milyonu meme kanseri, 1,7 milyonu rahim ağzı kanseri ve 1,2 milyonu da kalın bağırsak kanseri taramalarıdır. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanlığı web sitesinden kişiye en uygun tarama programı bilgisine 'Hangi Tarama Bana Uygun?' bölümünden ve kişiye en yakın tarama merkezi bilgisine 'KETEM Adresleri' bölümünden ulaşılabilir."

Sağlık Bakanlığından Sıcak Uyarısı Haber

Sağlık Bakanlığından Sıcak Uyarısı

Sağlık Bakanlığı, aşırı sıcaklardan etkilenebilecek risk grubundakiler için, bol su tüketilmesi, güneşin dik olduğu saatlerde dışarı çıkılmaması uyarısında bulundu. Sağlık Bakanlığından, kronik hastalığı olanların aşırı sıcaklarda dikkat etmesi gerekenlere ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, dış ortam sıcaklığının vücut sıcaklığından yüksek olduğu durumlarda, vücudun terleme yoluyla vücut ısısını dengede tutmaya çalıştığı, ancak aşırı sıcaklarda vücut ısısının, sadece terleyerek dengede tutulamadığı aktarıldı. Bulunulan ortamdaki yüksek nem oranının, esinti olmaması veya dar giysiler giyilmesi sebebiyle azalan hava akımının, kullanılan bazı ilaçlar gibi faktörlerin, terin buharlaşmasını engellediği anlatılan açıklamada, bu durumda vücudun ısı kaybedemediği, ısının yaşamı tehdit edecek şekilde yükselebildiği işaret edildi. Açıklamada, aşırı sıcaklardan en çok, açık alanda çalışanlar, 4 yaşından küçük çocuklar, 65 ve üstündekiler, bakıma ihtiyacı olanlar, aşırı kilolu kişiler, gebeler, sürekli ilaç kullananlar (özellikle tansiyon düşürücü ilaç, idrar söktürücü ilaç, depresyon ilacı ve uyku ilacı) ve kronik hastalığı olanların (psikiyatrik bozukluklar, depresyon, diyabet, kronik akciğer hastalıkları, kalp damar hastalıkları, beyin damar hastalıkları) etkilendiği kaydedildi. Açıklamada, kronik hastalığı bulunanların, hava durumuyla ilgili resmi uyarıları takip etmesi, güneş ışınlarının dik geldiği günün en sıcak saatlerinde açık havada bulunmaktan kaçınmaları önerildi. Aşırı sıcak havalarda, mevsim şartlarına uygun, terletmeyen, hafif, rahat, açık renkli giysilerin tercih edilmesi, dışarı çıkılması halinde geniş kenarlı ve hava delikleri olan şapka takılması, şemsiye ve güneş gözlüğü gibi güneşten koruyan ekipmanların kullanılması gerektiği de belirtildi. Hava alabilen rahat ayakkabıların tercih edilmesi, terlemeyle artan sıvı ve mineral kaybını dengelemek için su içilmesi, dengeli beslenilmesi, vücutta daha fazla sıvı kaybına yol açan kafeinli, alkollü, fazla şekerli içeceklerin içilmemesi önerilerinde de bulunulan açıklamada, hasta yakınlarının da özellikle 65 yaş üstü kişilerle, yalnız yaşayanlarla ve kronik hastalığı olan kişilerle düzenli olarak iletişim kurması ve sağlık durumlarına ilişkin bilgi edinmeleri istendi. Yüksek sıcaklığın, terleme ve aşırı sıvı kaybı nedeniyle böbrekler üzerine ilave yük getirdiğine de dikkat çekilen açıklamada, böbrek hastalığı olanların günlük su tüketimini hekimleri tarafından belirlenen miktarlara göre ayarlaması, yüksek miktarda tuz içeren gıdalardan uzak durulması da önerildi.

KOAH ve Astım Hastalarına Uyarı Haber

KOAH ve Astım Hastalarına Uyarı

Sağlık Bakanlığı, astım ve KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) hastalarını, nem oranının arttığı zamanlarda mecbur kalmadıkça dışarı çıkmamaları ve nem oranı yüksek bölgelere seyahat etmemeleri konusunda uyardı. Bakanlık, kronik hastalıklar grubundan astım ve KOAH rahatsızlığı bulunanların yaz aylarında atak yaşama riskini azaltmak için alınması gereken önlemlere yönelik bilgilendirme yaptı. Buna göre, aşırı sıcaklar ile yüksek nem, astım ve KOAH gibi kronik hava yolu hastalıklarında nefes darlığı, öksürük ve balgam miktarında artışa ve bu rahatsızlıkların seyrinin kötüleşmesine neden olabiliyor. Aynı zamanda yüksek sıcaklıkta, ağızdan nefes alınması halinde solunum yolu hücreleri aşırı su kaybederek, solunum yolu tahriş edicilerine karşı hassasiyeti artırıyor. Bu durum astım ve KOAH hastalarında nefes darlığı ataklarına yol açabiliyor. Bu nedenle hastaların, nem oranının arttığı dönemlerde ve saatlerde mecbur kalmadıkça dışarı çıkmaması, nem oranı yüksek bölgelere seyahat etmemesi gerekiyor. Özellikle KOAH'ta solunan havadaki nem oranının normal seviyenin altında veya üstünde olması, balgam çıkışını engelleyerek solunum yollarında tıkanma ve enfeksiyonlara sebep olabiliyor. Hastaların nem ve ısı ölçerler kullanarak bulunduğu kapalı ortamların nem ve ısı oranını dengede tutması, aşırı nemli ortamlardan kaçınması büyük önem taşıyor. Polen alerjisi olan hastaların, sıcak ve rüzgarlı havalarda dışarı çıkmaması, çıkmaları gerektiğinde ise maske takması, dışarıdan eve geldiklerinde giysilerini hemen değiştirmesi ve banyo yapması, sabah polenler havada yoğun bulunduğundan bu saatlerde evlerini havalandırmaması tavsiye ediliyor. "10.00-16.00 saatlerinde açık havada bulunmaktan kaçının" Aşırı sıcak havalarda ayrıca şunlara dikkat edilmesi gerekiyor: "Güneş ışınlarının etkisinin en güçlü olduğu 10.00-16.00 saatlerinde açık havada bulunmaktan kaçının. Dışarı çıkmak mecburiyetinde kalırsanız serin ve gölge alanları tercih edin. Mevsim şartlarına uygun, terletmeyen, hafif, rahat, açık renkli giysiler giymeye özen gösterin. Evde veya taşıtta mümkünse pencere açmak yerine klima kullanın ancak klimanın temizliğini ve bakımını mutlaka düzenli olarak yaptırın. Meyve, sebze ve yüksek lifli yiyecekler içeren sağlıklı beslenme planına uyun. Tavuk, balık ve hindi gibi yağsız protein türlerini tercih edin. Tatlılar başta olmak üzere şeker oranı yüksek yiyeceklerden uzak durun. Yeteri kadar su içmeyi ihmal etmeyin. Alkollü, kafeinli, şekerli içeceklerden uzak durun. Yorucu fiziksel aktivitelerden kaçının. Sabah erken saatleri veya akşam saatlerini tercih ederek düzenli yürüyüş yapın. Yürüyüşün hem öncesi hem de sonrasında mutlaka sıvı alın. Seyahate çıkmadan önce sağlık kontrolünüzü yaptırın, hekiminizin reçete ettiği alerji ilaçlarınızı ve inhaler ilaçlarınızı tedarik edin. İlaçlarınızı hekiminizin önerdiği şekilde, dozda ve sürede düzenli kullanın. Havuz dezenfeksiyonunda kullanılan klor veya diğer dezenfektanlar atakları tetikleyebilir, bu nedenle havuz yerine denize girmeyi tercih edin. Hekiminizden sizin sağlık durumunuza özel dikkat etmeniz gerekenler konusunda bilgi alın." Öte yandan, tedbir olarak yakınlarının, bir arada bulunmadığı astım veya KOAH hastasıyla düzenli iletişim kurması da önem taşıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.