Uygulamalarımız appstore googleplay

#Türkiye

gazeteci63.com - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Şampiyon Türkiye'ye Armağan Etti Haber

Şampiyon Türkiye'ye Armağan Etti

Dubai'de düzenlenen Oceanman Açık Su Yüzme Dünya Şampiyonası'nda 30-39 yaş kategorisinde birinci olan Suriyeli Muhammed Naim Mısıroğlu, kazandığı şampiyonluğu Türkiye'ye ve Türk vatandaşlarına armağan etti. Birincilik kürsüsünde Türk Bayrağı'yla sevinç pozu veren 38 yaşındaki Muhammet Naim Mısıroğlu, Suriye ve Türkiye'de yaşadıklarını Anadolu Ajansı muhabirine anlattı. Aslen Halepli olduğunu dile getiren Mısıroğlu, "Halep 6 milyon nüfuslu bir şehirdi. Şu anda ise 800 bin kişi var. 5 milyondan fazla insan gitti. Halep'teki en büyük yüzme akademisindeydim ve burada 3 bin 72 yüzücü, 72 de hoca vardı. İki amcam dünya şampiyonu, babam da milli antrenördü. Ben de 18 yaşında Asya şampiyonu ve Arap ülkeleri şampiyonu oldum ama Esed için yüzmek istemedim. Çünkü halka çok zulüm yaptı. Babamın yüzme malzemesi üreten fabrikası, yüzme akademisi, havuzu vardı. Hepsi bombalandı. Esed çok zalim, çok kötü, katil bir insan." dedi. Suriyeli sporcu, 2012 yılında Türkiye'ye göç ettiklerini, uzun süre turizm sektöründe çalıştıktan sonra 2020'de asıl mesleği olan yüzme sporuna geri döndüğünü ve yeniden turnuvalara katıldığını aktardı. "Türkiye benim ikinci vatanım oldu" Dubai'deki yarışlarda elde ettiği birincilik sebebiyle çok mutlu olduğunu vurgulayan Mısıroğlu, madalya kürsüsüne Türk bayrağıyla çıkma gerekçesini şu sözlerle dile getirdi: "Türkiye benim ikinci vatanım oldu. Burada çok arkadaşım var ve hepsini çok seviyorum. Hepimiz kardeşiz. Söylemek istediğim çok kelime var ama söyleyemiyorum maalesef, Türkçem yetmiyor. Türkiye'ye, Türklere, Türkiye'deki tüm insanlara kalpten çok teşekkür ediyorum. Ben Türkiye'yi çok seviyorum. Allah biliyor kalbimi. Çok samimi şekilde söylüyorum bunu. İnşallah başka yarışlarda da Türk Bayrağı'nı temsil etmeye devam edeceğim." "Bence Türkiye ve Suriye tek vatan" Esed Rejimi'nin devrilmesi ve Beşşar Esed'in Suriye'yi terk etmesi sebebiyle çok mutlu olduğunu kaydeden Mısıroğlu, "Kalbim şu anda hem Türkiye hem de Suriye için atıyor. Bence Türkiye ve Suriye tek vatan. Tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi. Ben Osmanlı'yı da çok seviyorum." şeklinde konuştu. Muhammed Naim Mısıroğlu, bir sonraki yarışın Ağustos ayında Uzak Doğu'da olduğunu anımsatarak, "Şimdiden antrenmanlara başlamam lazım. Orada Allah izin verir de yarışı kazanırsam, bu sefer kürsüye iki bayrakla çıkacağım. Ben Türkiye'ye tekrar çok teşekkür ediyorum. Benim için en büyük mesaj bu. Tüm Türklere kalpten teşekkür ediyorum." ifadelerini kullandı.

Doğurganlık Oranı Hızla Düşüyor Haber

Doğurganlık Oranı Hızla Düşüyor

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Göktaş, "Nüfus politikalarımızın ülke genelinde daha etkin uygulanmasını sağlamak, demografik yapıdaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek üzere Nüfus Politikaları Kurulu'nu önümüzdeki günlerde oluşturuyoruz." dedi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, bir otelde düzenlenen, Ailenin Güçlendirilmesi ve Dinamik Nüfus Yapısı Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, güçlü, dinamik ve üretken bir nüfus yapısı hedefiyle aileyi güçlendirme stratejileri geliştirdiklerini belirtti. Doğurganlık hızının düştüğünü, yaşlı nüfus oranının yükseldiğini kaydeden Bakan Göktaş, dünya genelinde ortalama 2,32 olan doğurganlık hızının, Türkiye'de 1,51'e gerilediğini, 65 yaş üstü yaşlı nüfus oranının ise yüzde 10'u geçtiğini söyledi. Türkiye'de, 1960'lı yıllardan itibaren benimsenen nüfusu kontrol altına almaya yönelik politikaların demografik yapıda değişimler meydana getirdiğini aktaran Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu durumun önüne geçmek adına 2007'den bugüne hazırlanan kalkınma planlarımızda nüfus destekli politikalar, vazgeçilmez bir unsur haline geldi. Nüfusu destekleyen politikalarla verimli sonuçlara ulaşmak, hiç şüphesiz uzun ve kararlılık gerektiren bir süreç. Bu süreçte güncel şartlara hakim olmak da büyük önem arz ediyor. Bugün nüfus dinamizmindeki düşüş, toplumsal değişimlerle paralel bir seyir çiziyor. Bireysellik, cinsiyetsizleştirme, aile kurumunu zayıflatıyor ve insanı yalnızlaştırıyor. Evlilik, çocuk sahibi olmak artık günümüz insanının öncelikler sıralamasında çok geri planda kaldı. Doğurganlık hızındaki düşüşün, sadece ekonomik sebeplerle açıklanmayacağını hepimiz biliyoruz. Zira refah düzeyi yüksek toplumlarda doğurganlık hızı düşme eğilimini sürdürüyor. Bu anlamda nüfus politikalarının gerçekçi ve çok yönlü bir bakış açısıyla belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz." Bakan Göktaş, eğitim ve nüfusu güçlendirmek için bütüncül stratejilerle ilerlemenin önemli olduğuna inandıklarını dile getirdi. "İlk evlilik yaşı erkeklerde 28,3, kadınlarda ise yüzde 25,7 düzeyinde" Küresel ölçekteki eğilime paralel olarak Türkiye'de de evliliklerin ve doğum oranlarının giderek azaldığını vurgulayan Göktaş, şunları kaydetti: "İlk evlilik yaşı erkeklerde 28,3, kadınlarda ise yüzde 25,7 düzeyinde. İlk doğumda ortalama anne yaşı 27'ye ulaşmış durumda. Evlenme ve ilk anne olma yaşının yükselmesi, doğal olarak doğurganlık hızının düşmesine ve doğumların azalmasına da sebep oluyor. 2014 yılında 1 milyon 351 bin olan doğum sayısı, 2023 yılında 958 bin 408'e düşmüş. Yani 10 yılda doğum oranları yıl bazında yaklaşık 400 bin seviyesinde azalma göstermiştir. 2008 ve 2023 yılları arasındaki binde 1,4 olan boşanma oranları, 2,01'e yükselmiştir. Birçok değişkenden etkilenen bu oranların iyileşmesi için büyük bir gayretle, kararlılıkla çalışıyoruz. Zira demografik yapımızın, az önce de vurguladığım gibi kısa, orta ve uzun vadede istihdam, sosyal güvenlik, bakım, ekonomi, savunma gibi birçok alanda, sürdürülebilir kalkınma açısından sorunlara yol açabileceğini görüyoruz. Biz de bugün ulaştığımız refah düzeyini korumak adına somut adımlar atıyoruz." "12 ilde saha araştırmalarını başlattık" Bakan Göktaş, bu yıl Birleşmiş Milletler Uluslararası Aile Yılı'nın 30. yıl dönümünde, Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'nı ilan ettiklerini anımsattı. Beş temel amaç çerçevesinde hazırladıkları eylem planında, refah, sosyal politika ve dijitalleşme ve çevre temalarının yanı sıra küresel riskler ve demografiye özel bir bölüm ayırdıklarını anlatan Göktaş, "Altı ay önce aile ve nüfus politikaları ile ilgili çalışmalarımıza ivme kazandırmak amacıyla Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığını kurduk. Daire başkanlığımızın çalışmalarıyla öncelikle ulusal ve uluslararası nüfus politikalarını detaylı inceliyoruz." diye konuştu. Doğurganlık ve anne babalık fikrine ilişkin saha araştırmalarına başladıklarını belirten Bakan Göktaş, şu değerlendirmelerde bulundu: "12 ilde doğurganlık ve anne babalık fikrine ilişkin saha araştırmalarını başlattık. Böylece, kuşaklar arası farklılıkların kök nedenlerini daha iyi anlamayı ve toplumumuzun ihtiyaçlarına uygun sosyal politikalar üretmeyi hedefliyoruz. Diğer yandan, kasım ayında aile ve nüfus konularını ele almak üzere 27 kurumdan oluşan Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu'nu bir araya getirdik. Nüfus politikalarımızın ülke genelinde daha etkin uygulanmasını sağlamak, demografik yapıdaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek üzere Nüfus Politikaları Kurulu'nu önümüzdeki günlerde oluşturuyoruz. Kurulumuzun çalışmaları ile ulusal nüfus eylem planını hazırlayacak, kısa, orta ve uzun vadeli nüfus eylemlerinin uygulanmasını sağlayacağız. Bu anlamda aileyi ve çocuğu koruyan, kadını güçlendiren politikalarımızla dinamik bir nüfus yapısı oluşturmaya kararlıyız." "Kadınlar, hayatın her alanında aktif rol alıyor" Bakan Göktaş, kadınları kısıtlayan, eğitim ve çalışma hayatında emeklerini değersizleştiren her türlü ayrımcılıkla da güçlü bir mücadele yürüttüklerini söyledi. Geçmişte başörtüsü nedeniyle birçok kadının, eğitim, istihdam ve temsiliyetten uzaklaştırıldığına dikkati çeken Göktaş, "Kadınlar bugün hayatın her alanında aktif rol alıyor. Türk kadınları artık eşit hak, fırsat ve imkanlardan adil bir şekilde yararlanıyor. Kadınlar hayatın her alanında güçlenirken temsiliyetlerini de her geçen gün güçlendiriyor." ifadelerini kullandı. Kadınların güçlenmesini hem toplumun hem ailelerin güçlenmesi olarak gördüklerinin altını çizen Göktaş, "Güçlü sağlıklı ailelerin tüm kadınlarıyla, aile üyeleriyle toplumsal refahın anahtarı olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.

Suriyelilerin Geri Dönüşü Sürüyor Haber

Suriyelilerin Geri Dönüşü Sürüyor

Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan geçen 29 yaşındaki Muhammed Muhammed, "Beşşar Esed rejimi devrildiği için hepimiz ülkemize dönüyoruz. İnşallah hep beraber ülkemizi ayağa kaldıracağız." dedi. Ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilerin Hatay'daki Cilvegözü, Yayladağı ve Zeytindalı sınır kapılarından geçişleri devam ediyor. İç savaş sırasında Türkiye'ye sığınan Suriyeliler, 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi sonrasında ülkelerine dönmek için Hatay'daki 3 sınır kapısını kullanıyor. Suriyeliler, sınır kapısındaki işlemlerinin tamamlanmasının ardından geçiş yapıyor. Kadın ve çocuklara geçiş önceliği tanıyan ekipler, ailelerinin işlemlerinin sürdüğü sırada çocuklarla yakından ilgileniyor. Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı'ndaki işlemler sırasında jandarma ekiplerinin bere ve şapkalarını Muhammed ve Hacer Cüneyd kardeşlere taktığı görüldü. Jandarma personelinden bazıları da çocuklarla uçurtma uçurdu. Türk Kızılay öncülüğündeki yardım kuruluşları, aileler ile bölgedeki görevlilere sıcak çorba dağıtıyor, ikramlarda bulunuyor. Cilvegözü'nün yanı sıra Yayladağı ve Zeytindalı sınır kapılarından da ülkelerine dönen Suriyelilerden bazıları eşyalarını poşetlerle, bazıları ise el arabalarıyla taşıyor. Sınır kapılarına konuşlandırılan Göç İdaresi Mobil Hizmet Birimi araçları, çıkış işlemlerinin hızlanmasına katkı sağlıyor. "Türkler bizim kardeşimiz, başımızın üstünde yerleri var" Cilvegözü Sınır Kapısı'nda sıra bekleyenlerden Muhammed Muhammed (29), gazetecilere, 10 yıl önce sığındığı Türkiye'den memleketi Halep'e dönmek için yola koyulduğunu söyledi. Zor zamanlarında Türkiye'nin kendilerine kapısını açtığını belirten Muhammed, "Şu an Suriye'ye dönüyoruz, Beşşar Esed rejimi devrildiği için hepimiz ülkemize dönüyoruz. İnşallah hep beraber ülkemizi ayağa kaldıracağız. Bizleri misafir ettikleri için Türkiye'ye çok teşekkür ediyoruz, unutmayacağız ve bunun karşılığını mutlaka vereceğiz. Türkler bizim kardeşimiz, başımızın üstünde yerleri var, çok iyilik yaptılar." diye konuştu. Mahmut El İbrahim ve Muhammed Afagani de gösterilen misafirperverlikten dolayı Türkiye'ye teşekkür etti.

Dondurucu Soğuklar Etkili Oluyor Haber

Dondurucu Soğuklar Etkili Oluyor

Erzurum, Ardahan ve Kars'ta dondurucu soğuk nedeniyle çeşmeler buz tuttu, bazı araçların camlarında kırağı oluştu. Doğu Anadolu Bölgesi'nde etkisini sürdüren soğuk hava yaşamı olumsuz etkilemeyi sürdürüyor. Gece hava sıcaklığının sıfırın altında 19 derece ölçüldüğü Erzurum'da, çeşmeler buz tuttu, bazı araçların camlarında kırağı oluştu. Dondurucu soğuklar nedeniyle bazı binaların çatılarında metrelerce uzunlukta buz sarkıtları oluştu. Yiyecek arayan kuşlar kar ve buzun üzerine bırakılan yiyeceklerden yedi. Soğuk hava nedeniyle bazı vatandaşlar atkı ve bere takarak soğuktan korunmaya çalıştı. Kars Kars'ta gece hava sıcaklığı sıfırın altında 20 dereceye düştü. Sarıkamış ilçesinde kar yağışının ardından soğuk hava ve tipi etkili oldu. İlçedeki ağaçlar, çatılar ve doğalgaz bacalarında buz sarkıtları oluştu. Açık arazide bulunan çeşmeler buzla kaplandı, göletler dondu. Tipi nedeniyle yolda yürüyen insanlar ve araçlar güçlükle ilerleyebildi. Vatandaşlardan Alper Sarı, havaların aşırı soğuduğunu belirterek, "Kar yağışının ardından hava çok soğudu. Gece hava sıcaklığı eksi 20 dereceye düştü, arabalar zor çalışıyor." dedi. Digor ilçesinde de yoğun tipi etkili oluyor. Kars-Digor kara yolunda görüş mesafesi 5 metreye kadar düşerken sürücüler ilerlemekte güçlük çekti. Ardahan Ardahan’da da kar ve soğuk hava etkili oluyor. Gece sıfırın altında 20 derece soğuk havanın yaşandığı kentte, yol ve kaldırımlarda buzlanma, çatılarda ise buz sarkıtları oluştu. Bazı noktalarda ise kar ve yer yer tipi etkili oluyor.

303 Milyon Sosyal Medya Hesabı Haber

303 Milyon Sosyal Medya Hesabı

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye'de internette geçirilen zamanın günlük yaklaşık 7 saat olduğunu bildirerek, "Sosyal medya platformlarındaki aktif hesap sayımız ise 303 milyon 97 bin." ifadesini kullandı. Uraloğlu, We Are Social ve Meltwater'ın hazırladığı "Dijital 2024 Ekim Global İstatistik Raporu"na ilişkin yazılı açıklama yaptı. Rapora göre, dünya genelindeki internet kullanıcı sayısının 5,52 milyara ulaştığını aktaran Uraloğlu, nüfusa göre internet kullanım oranının da yüzde 67,5 olduğunu belirtti. Uraloğlu, Türkiye'de bu oranın dünya ortalamasının bir hayli üzerine çıkarak yüzde 86,5'e ulaştığına işaret etti. Dünya genelinde sosyal medya kullanıcı sayısının 5,22 milyar ve bu sayının nüfusa oranının yüzde 63,8 olduğunu bildiren Uraloğlu, "Türkiye'de aktif sosyal medya kullanıcıları nüfusumuzun yüzde 65,7'sine denk geliyor. Ülkemizde internette geçirilen zamanın günlük yaklaşık 7 saat olduğunu görüyoruz. Sosyal medya platformlarındaki aktif hesap sayımız ise 303 milyon 97 bin." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'de sosyal medyaya 2 saat 37 dakika süre ayrılıyor Uraloğlu, dünyada internet kullanıcılarının 2 saat 19 dakikayı, Türkiye'de ise günlük ortalama 2 saat 37 dakikayı sosyal medyada geçirdiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Dünya çapındaki sosyal medya kullanıcıları aylık olarak ortalama 6,8 sosyal medya platformu kullanıyorken, bu oran ülkemizde 7,5'tir. Dünya genelinde en çok kullanıcısı bulunan sosyal medya platformunun ise 3,7 milyarla Facebook olduğunu görüyoruz. Dünya genelinde ilk çeyrekte en fazla zaman geçirilen uygulama da 34 saat 15 dakikayla TikTok iken, bu süre Türkiye'de 30 saat 39 dakikadır." Dünyadaki popüler sosyal medya uygulamalarının Türkiye'deki kullanıcı sayısının önceki yıla oranla düşüş gösterdiğini belirten Uraloğlu, en büyük düşüşün X platformunda olduğunu bildirdi. Uraloğlu, geçen yıl 22,7 milyon üyesi olan X platformunun Türkiye'deki kullanıcı sayısının yüzde 14,2 azalarak 19,5 milyona gerilediğine işaret ederek, "Benzer bir şekilde Instagram kullanıcı sayısı da önceki yıla göre yüzde 5 azalarak 53,8 milyona, Facebook kullanıcı sayısı da yüzde 1,3 azalarak 34,3 milyona düştü. Buna karşın Tiktok'taki kullanıcı sayısı önceki yıla göre yüzde 9,3 artış göstererek 39 milyona ulaştı." bilgisini paylaştı. İnternetten alışveriş yapanların oranı yüzde 57,9 Instagram reklamlarıyla ulaşılabilen 18 yaş üzeri kullanıcıların nüfusa oranının dünya genelinde yüzde 28,1 olduğunu aktaran Uraloğlu, Türkiye'nin yüzde 82,8 ile bu alanda en yüksek orana sahip ülke olduğunu ifade etti. Uraloğlu, dünyada mobil telefon kullanıcılarının sayısının 5,75 milyar olduğunu belirterek, "Dünyada aylık ortalama akıllı telefon hücresel veri trafiği 20,3 gigabayt." değerlendirmesinde bulundu. Dünyada en çok ziyaret edilen internet sitesinin Google olduğunu bildiren Uraloğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: "İnternet üzerinde satın alma alışkanlıklarına baktığımızda, dünya genelinde çevrim içi olarak her hafta bir şeyler satın alan 16 yaş ve üzeri internet kullanıcılarının oranı yüzde 55,2 iken, Türkiye'de yüzde 57,9'dur. Dijital içerik satın almalarına baktığımızda ise bu kullanıcıların her ay yaptığı satın alımlarının oranı dünyada yüzde 65,9 iken, Türkiye'de yüzde 65,4'tür. Her ay dünya genelinde mobil ödeme servislerini kullanan 16 yaş ve üzeri internet kullanıcılarının oranı yüzde 23,7 iken, bu oran Türkiye’de yüzde 12,1'dir." Çevrim içi marka araştırması için kullanılan birincil kanalın yüzde 32,9'la arama motorları olduğunu ve bunu yüzde 32,8'le televizyon reklamlarının takip ettiğini kaydeden Uraloğlu, "Dünya genelinde internet kullanıcılarının yüzde 32,3'ü reklam engelleyici uygulamalar kullanırken, Türkiye'de ise bu oran yüzde 30,9'dur." ifadesini kullandı.

Suriye'ye Geri Dönüş Devam Ediyor Haber

Suriye'ye Geri Dönüş Devam Ediyor

Ülkelerine dönmek üzere Hatay'daki Cilvegözü Sınır Kapısı'nda yoğunluk oluşturan Suriyelilerin geçişleri devam ediyor. İç savaş sırasında Türkiye'ye sığınan Suriyeliler, 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi sonrasında ülkelerine dönmek için Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki sınır kapısında yoğunluk oluşturdu. Sabahın erken saatlerinde sıraya giren Suriyeliler, gümrük işlemleri için beklerken, kalabalık arasında kadın ve çocukların da yoğun olduğu görüldü. İşlemlerin hızlanması için sınır kapısı yakınında konuşlandırılan Göç İdaresi Mobil Hizmet Birimi aracında da çalışmalar devam ediyor. Yetkililerin mobil araçta gerçekleştirdiği kayıt işlemlerinin ardından Suriyeliler, Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan ülkelerine geçiş yapıyor. Afad Şaban, AA muhabirine, 7 kişilik ailesiyle memleketi Lazkiye'ye gitmek üzere beklediğini söyledi. Yaklaşık 13 yıl sonra doğduğu topraklara dönmenin mutluluğunu yaşadığını ifade eden Şaban, "Türkiye'yi çok sevdik ama vatanımızı da çok özledik, biz bu anı 13 yıl bekledik. Yeniden hayatımızı kuracağız, orada evimiz var, yeni eşyalar alacağız ve evimizde oturacağız. Türkiye'ye yardımları için çok teşekkür ederim, savaş bitti, her şey bitti, şimdi geri dönme vakti." ifadelerini kullandı. "Uzun zamandır bu anı bekliyorduk" Basir El Hamadi de yaşlı anne ve babasıyla 12 yıl sonra vatan topraklarına gideceklerini ifade etti. Yaşadıkları mutluluğun tarifi olmadığını anlatan Hamadi, "Abim ve ablam 12 yıldır Hama'da ve onları bu sürede hiç görmedik. Artık kavuşacağız, o yüzden çok mutluyuz. Toprağımıza, vatanımıza, akrabalarımıza kavuşacağız, çok uzun zamandır bu anı bekliyorduk, çok şükür o vakit artık geldi. Artık toprağımızda düzenimizi kuracağız, tarlalarımızı işleyeceğiz, evimiz yıkıldı ama yeni bir ev yapıp hayatımıza devam edeceğiz. Türkiye bu süreçte bize çok yardım etti, her şey için çok teşekkür ederim." diye konuştu. Oğlu ve eşiyle 12 yılın ardından vatanına dönmenin mutluluğunu yaşayan 73 yaşındaki Rim El Hamud da "Çok şükür toprağımız kurtuldu, vatanımıza kavuşuyoruz, Allah herkesten razı olsun." ifadesini kullandı. Hisam Yusuf da 4 yıldır vatan hasreti çektiğini, savaşın bitmesiyle ülkesine dönmeye karar verdiğini belirterek, "Elhamdülillah savaş bitti, çok mutluyuz." dedi.

Ülkeyi Terk Ettiği Söyleniyor Haber

Ülkeyi Terk Ettiği Söyleniyor

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Suriye'de çöken Baas rejiminin devrik lideri Beşşar Esed'in görevden ayrılma kararı alarak ülkeyi terk ettiğini bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Suriye'deki son gelişmeler değerlendirildi. Suriye'deki durumun "dramatik ve endişe verici" olduğu savunulan açıklamada, "Esed ve silahlı çatışmaya katılan güçler arasında müzakerelerin yapıldığı" iddia edildi. Açıklamada, "Müzakereler sonucunda Esed, iktidarı barış yoluyla devretme talimatını vererek, görevden ayrılma kararı aldı ve ülkeyi terk etti. Rusya, bu müzakerelerde yer almadı." ifadelerine yer verildi. Rus tarafının Suriye'deki tüm muhalif güçlerle temas halinde olduğu belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bununla birlikte tüm ilgili tarafları, şiddete başvurmaktan vazgeçmeye ve tüm sorunları siyasi yolla çözmeye çağırıyoruz. Bu bağlamda Rusya, Suriye'deki tüm muhalif güçlerle etkileşimde. Suriye'deki tüm etnik ve dini güçlerin görüşlerine saygı gösterilmesi çağrısında bulunuyor, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) oybirliğiyle kabul ettiği 2254 sayılı kararı bağlamında kapsayıcı siyasi sürecin tesis edilmesine yönelik çabaları destekliyoruz." Suriye'deki Rus askeri üslerinin "yüksek hazırlık durumunda" bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, bu üslerin güvenliğine yönelik ciddi tehdidin olmadığı ifade edildi. Açıklamada ayrıca, Suriye'deki Rus vatandaşlarının can güvenliğinin sağlanması için gerekli tüm tedbirlerin alındığı belirtildi.

Suriyeliler Ülkelerine Geri Dönebilir Haber

Suriyeliler Ülkelerine Geri Dönebilir

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor. Bu anlamda ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli, artık ülkelerine geri dönebilir." dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu sabah itibarıyla Suriye'nin yeni bir aşamaya ulaştığını belirterek, "Türkiye, Suriye'nin milli birliğine, istikrarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor, aynı zamanda Suriye halkının da refahını önemsiyor. Bu anlamda ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli, artık ülkelerine geri dönebilirler." dedi. Fidan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen, Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu Doha Forum 2024'te Suriye'deki gelişmelere ilişkin basın toplantısında konuştu. Bakan Fidan, bu sabah itibarıyla Suriye'nin yeni bir aşamaya ulaştığını belirterek, "Suriye halkı, ülkelerinin geleceğini yeniden şekillendirecek. Bugün ümidimiz var. Suriye halkı, bunu tek başına başaramaz, uluslararası toplumun Suriye halkını desteklemesi gerekiyor." şeklinde konuştu. "Türkiye, Suriye'nin milli birliğine, istikrarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor, aynı zamanda Suriye halkının da refahını önemsiyor. Bu anlamda ülkelerini terk etmek durumunda olan milyonlarca Suriyeli, artık ülkelerine geri dönebilirler." diyen Fidan, yeni idarenin düzenli şekilde kurgulanması, kapsayıcılık ilkesinden hiçbir zaman taviz verilmemesi gerektiğini, artık birlik ve ülkeyi yeniden inşa etmenin zamanı olduğunu vurguladı Fidan, şöyle devam etti:  "Bugün bölgede ve bölge dışında bütün aktörlerin dikkatli ve sakin bir biçimde hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz ve bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa götürmemek gerekiyor. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve refahı korunmalı. Bu geçiş döneminde çok dikkatli olmalıyız, farklı gruplarla iletişim halindeyiz. Terör örgütlerinin, özellikle DEAŞ ve PKK'nın bu durumdan bir avantaj sağlamaması için elimizden geleni yapıyoruz. Türkiye, terörizmle mücadele konusunda tüm adımları atacaktır. Bütün azınlıklar, Hristiyanlar, Kürtler, Müslüman olmayanlar, adil bir muameleye tabi tutulmalı ve kimyasal silahlar ve ilgili materyallerle ilgili envanterin mutlaka güven altına alınması gerekiyor. Yeni hükümet, bütün tarafları kapsayıcı bir şekilde davranmalı ve bütün muhalif güçler şu anda birleşmeli. Devlet kurumları korunmalı ve doğru çalışmaları sağlanmalı. Bütün bu anlayışla biz, Suriye'de barış ve güvenliğin tesisi için elimizden geleni yapacağız." "Esed, muhtemelen Suriye dışında" Beşşar Esed'in yerinin bilinip bilinmediğine ilişkin soruya Fidan, "Bu konuda herhangi bir yorumda bulunamam, nerede olduğunu da bilmiyoruz. Muhtemelen Suriye dışındadır." yanıtını verdi. Suriye'nin yeniden inşa sürecine ilişkin Fidan, "Türkiye, komşu ülkelerle birlikte Suriye'nin yeniden inşa edilmesi için tabii ki mevcut idareyle birlikte çalışabilmeniz son derece önemli, elimizdeki her tür kapasiteyi ve her tür imkanı kullanarak ekonomik sorunlarına ve diğer sorunlarına çözüm bulabilmek için yeni idareyle birlikte çalışmaya devam edecek." diye konuştu. Fidan, Suriye'deki farklı yapılanmalar ve aralarındaki koordinasyona dair, muhalif güçlerin farklı gruplardan oluştuğunu ancak aralarında bir koordinasyon mekanizmasının bulunduğunu belirterek, bu mekanizmanın ilerleyen günlerde daha da iyileşeceğini çünkü şu anda ellerinde başarmaları gereken çok daha büyük bir işin olduğunu ifade etti. Bu grupların bir araya gelebileceklerini ve birlikte düzenli biçimde çalışmaya başlayabileceklerini ümit ettiklerini dile getiren Fidan, böylece bu süreçte Suriye içindeki tüm tarafların dahil olduğu iyi bir geçiş dönemini tesis edebileceklerini dile getirdi. Fidan, terörizmle ilgili DEAŞ ve diğer terör örgütleri konusunda aynı derecede endişelendiklerini ifade ederek, "Bu durumdan faydalanmalarını ya da bunu kötüye kullanmalarını istemiyoruz. DEAŞ ve PKK'nın bu süreci kötüye kullanmamasından emin olmak için çok dikkatli hareket ediyoruz. Amerikalı dostlarımızla temas halindeyiz. Bizim bu konuda ne kadar hassas olduğumuzu biliyorlar, özellikle YPG/PKK konusunda ve Türkiye'ye bu gruplardan gelecek her tehdide cevap vereceğimizi, bir reaksiyon göstereceğimizi biliyorlar. Amerika'daki yeni idarenin, yeni hükümetle tabii ki bu konuyla ilgili olarak bazı temaslar halinde olacağımızı ifade etmek istiyorum." diye konuştu. "Bölgesel ve uluslararası aktörlerle işbirliğimizi devam ettireceğiz" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Herhangi bir PKK uzantısı, Suriye'de herhangi bir şekilde meşru bir taraf olarak değerlendirilemez. Suriye'deki görüşmelerde görüşeceğimiz bir taraf olamaz." dedi. Suriye'de yönetimin el değiştirdiğini belirten Fidan, bunun bir gecede olmadığını söyledi. "Son 13 yıldır ülke zaten bir iniş-çıkış sürecinde ancak 2016'dan bu yana Astana Süreci vesilesiyle biz durumu ve gerilimi düşürdük ve savaşı dondurduk." diyen Fidan, bu sürenin rejim tarafından kendi halkıyla barışmak için kullanılmadığını ve rejimin bu fırsatı değerlendirmediğini dile getirdi. Fidan, "Bütün girişimler başarısızlıkla sonuçlanınca Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan rejime el uzattı ve bir milli birlik ve barışa ulaşabilmek için Suriye'de bir çağrıda bulundu. Bu çağrı da reddedildi." dedi. Rejimin devlet kurumlarının Suriye halkının ihtiyaçlarına cevap veremediğini anlatan Fidan, halkın en temel hizmetlerinin yerine getirilemediğini, hem ülke içinde hem de ülke dışında halkın yerinden edildiğini, bunun göç akımlarına neden olduğunu dile getirdi. Fidan, rejimin uyuşturucudan elde edilen parayla ayakta kalabildiğini söyledi. Son haftada hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerle yoğun diyaloglarının olduğunu belirten Fidan, dün Doha Forumu çerçevesinde Suriye'nin geleceği için Astana ülkeleri Türkiye, Rusya ve İran'ın bir araya geldiklerini ve bu gelişmeleri ele aldıklarını dile getirdi. Fidan, Rusya ve İran'ın yapıcı yaklaşımını son derece önemsediklerini vurgulayarak, toplantıda BM Suriye Özel Temsilcisi'nin de kendileriyle birlikte olduğunu söyledi. Bakan Fidan, şunları kaydetti: "Arap ülkeleriyle Suudi Arabistan, Katar, Irak, Mısır ve Ürdün'le bir araya geldik. Bu kardeş ülkelere de yapıcı yaklaşımlarından dolayı teşekkür etmek istiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri ile de temaslarımız oldu, bölgesel ve uluslararası aktörlerle işbirliğimizi devam ettireceğiz." Suriye'deki istikrarlı geçiş döneminin nasıl gerçekleşebileceğine ilişkin soruya cevap veren Fidan, Türkiye'nin uzun süredir Suriye'nin istikrarı için çaba gösterdiğini belirtti. Fidan, aktörleri ve problemleri yakından tanıdıklarını kaydederek, bunların gerçekten zorlu problemler olduğunu ve çok yoğun çalışılması gerektiğini ifade etti. "Bölgesel ve uluslararası aktörler sürece dahil olmalı" Suriye halkıyla çalışılması gerektiğini vurgulayan Fidan, "Sadece Türkiye değil aynı zamanda bölgesel aktörlerin ve uluslararası aktörlerin bu sürece dahil olması gerekiyor. Çok iyi ve sorunsuz bir geçiş döneminin olması için sivil halka herhangi bir zarar verilmemesi gerekiyor. Halk için temel hizmetlerin verilmesi gerekiyor ve her şeyden önce bölgesel ülkelerin yeni idare ve yeni Suriye'yi komşuları için tehdit ortaya çıkarmayan bir yapı halinde görmesi gerekiyor. Suriye, mevcut problemlerine cevap vermeli ve bu tehditleri engellemeli." diye konuştu. Fidan, Türkiye'nin son zamanlarda Beşşar Esed ile temas halinde olup olmadığına ilişkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son birkaç aydır özellikle Suriye rejimine ve Esed'e ulaşmaya çalıştığını ancak bütün bu çabaların sonuçsuz kaldığını hatırlattı. Türkiye'nin bir şeyler olacağını beklediğini, Suriye'nin ve halkının problemlerini çok yakından bildiklerini kaydeden Fidan, gruplar üzerindeki baskıyı, mülteciler ve özellikle de ekonomik sorunları çok yakından bildiklerini ifade etti. "Rejim, yavaş yavaş çürüyor ve çöküyordu" Fidan, Suriye rejiminin durumuna ilişkin, "Rejim, aslında yavaş yavaş çürüyordu ve çöküyordu. Biz de bunu görüyorduk. Bu nedenle gerçekten bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştık ancak kısa cevap hayır, (Esed'le) onlarla görüşmedik, herhangi bir temasımız olmadı." dedi. Suriye'deki durumun nasıl kısa sürede sona erdiğine ve Türkiye'nin Suriye'nin yeniden inşasındaki rolüne ilişkin Fidan, Astana Süreci'nin 2016'da savaşı dondurmasından bu yana rejimin mevcut problemlerle baş edebilmek için gerçekten son derece değerli bir zamanının bulunduğuna dikkati çekerek, 2016'ya kadar rejimin gerçekten çok yüksek bir adrenalinle hareket ettiğini bildiklerini söyledi. Fidan, Esed tarafından Türkiye ile herhangi bir iletişimin olmadığını da yineledi. "PKK uzantısı, Suriye'de herhangi bir şekilde meşru bir taraf olarak değerlendirilemez" Suriye'deki bütün tarafların sürece dahil edilmesi ve Türkiye'nin bu konudaki temaslarına dair soru üzerine Fidan, Suriye'nin kuzeyinde çalışan son derece meşru Kürt tarafların bulunduğu ve onların uzun süredir muhalif güçlerin parçası haline geldiği yanıtını vererek, "Ancak herhangi bir PKK uzantısı, Suriye'de herhangi bir şekilde meşru bir taraf olarak değerlendirilemez. Suriye'deki görüşmelerde görüşeceğimiz bir taraf olamaz." dedi. Fidan, PKK kadrolarının Suriyeli olmadığına, dünyadan ve bölge ülkelerinden mensuplar barındırdığına işaret ederek, "Suriyeli olmayanlar (PKK/YPG uzantılı), SDG'yi yönetiyor ve herkes bunu biliyor. Bu, gerçekten açık bir sır. Kısaca sorunuzun cevabı, hayır, kendileriyle ilgili bir değişikliğe gitmedikleri sürece bu mümkün değil." ifadelerini kullandı. "Suriye'nin yaralarının sarılmasına odaklanılmalı" Fidan, uzun yıllardır Türkiye'nin Suriye'nin birliği, beraberliği ve bütünlüğü için elinden geleni yaptığının altını çizerek, özellikle son aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşmakta olan bu süreci görmesinden hareketle başlattığı inisiyatifin Suriye rejimi tarafından reddedilmesinin Türkiye'nin endişelerini haklı çıkaran gelişmelerin olmasına yol açtığını söyledi. Muhaliflerin an itibarıyla Şam'ı ele geçirdiğini, Esed rejimin çöktüğünü ve Esed'in Suriye'yi terk ettiğini dile getiren Fidan, "Biz, bundan sonra Suriye'nin yaralarının sarılması için, birliğinin, bütünlüğünün, güvenliğinin sağlanması için ne yapabiliriz? El birliğiyle şu anda onun mücadelesi içerisindeyiz." dedi. Fidan, bölge ülkeleriyle ve uluslararası aktörlerle bu konuda çalışmaya başladıklarını kaydederek, özellikle bölge ülkeleriyle işbirliğinin fevkalade önemli olduğunu vurguladı. Irak ve Türkiye'nin Suriye ile uzun sınırları bulunan ülkeler olduğuna işaret eden Fidan, "Bizim özellikle beraber koordinasyonumuz önemli." ifadesini kullandı. Fidan, Ürdün, Suudi Arabistan ve Katar'ın da önemli ortaklar olduğunu kaydederek, bu ülkelerle çalışmaya devam edeceklerini söyledi. ABD ile de görüşmelerin sürdüğünü anlatan Fidan, özellikle terörizm ve güvenlik konularındaki hassasiyetlerini onlarla da paylaştıklarını aktardı. Fidan, ilerleyen günlerde Suriye halkını daha güzel günlerin beklediğine işaret ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki hassasiyetinin bilindiğini vurguladı. Mültecilerin ülkelerine geri dönmesi meselesinin de önemine dikkati çeken Fidan, bu konuda da çalışmaların devam ettiğini sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.