Uygulamalarımız appstore googleplay

#Vefat

gazeteci63.com - Vefat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Vefat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Vefatının Üzerinden 17 Yıl Geçti Haber

Vefatının Üzerinden 17 Yıl Geçti

Siyasete 1983'te SODEP'in kurucu genel başkanlığıyla adım atan, SHP Genel Başkanlığı, başbakan yardımcılığı, devlet ve dışişleri bakanlığı görevlerinde bulunan "siyasetin güler yüzü" Erdal İnönü'nün vefatının üzerinden 17 yıl geçti. AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, başarılı bilim insanı ve özgün siyasi kimliğiyle hafızalarda iz bırakan Türkiye'nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün oğlu Erdal İnönü, 6 Haziran 1926'da Ankara'da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara'da tamamlayan İnönü, 1947'de Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik-Matematik Bölümünden lisans diploması aldıktan sonra ABD'ye giderek, California Teknoloji Enstitüsünde lisans üstü öğrenim gördü. Yüksek lisans ve doktora derecelerini alan İnönü, teorik fizik alanında araştırmalar yaptı, yurda döndükten sonra Ankara Üniversitesinde fizik asistanı olarak göreve başladı. Askerlik görevini yerine getirmesinin ardından üniversite doçentlik sınavını veren İnönü, 1957-1960 yıllarında ABD'de "Atom Enerjisinden Yararlanma" programı içinde çeşitli üniversite ve enstitülerde araştırmalarda bulundu. Erdal İnönü, 1964-1974 yıllarında Orta Doğu Teknik Üniversitesinde (ODTÜ) fizik profesörü olarak çalıştı, ODTÜ'deki öğretim üyeliği görevinin yanı sıra araştırma ve yönetim görevleri yaptı, ayrıca Teorik Fizik Bölümü Başkanlığı, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, Üniversite Rektörlüğü görevlerinde bulundu. ODTÜ'den 1974'te İstanbul Boğaziçi Üniversitesine geçen Erdal İnönü, 1974-1983 yılları arasında fizik profesörlüğünün yanı sıra 6 yıl kadar da Temel Bilimler Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK) kuruluşuna katkıda bulunan İnönü, TÜBİTAK Temel Araştırmalar Enstitüsünde de kurucu müdürlük yaptı. İnönü, aynı zamanda NATO Fen Komitesinde çalıştı ve UNESCO Yürütme Kurulunda görev aldı. Fizik alanında Nobel'den sonraki en önemli ödül sayılan Wigner Madalyası'nı 2004'te almaya hak kazanan İnönü, bu ödülü Feza Gürsey'den sonra alan ikinci Türk bilim insanı oldu. SODEP'i kurdu Erdal İnönü, 1983 yılında siyasete Sosyal Demokrasi Partisinin (SODEP) kurucu genel başkanlığıyla adım attı. SODEP ile Halkçı Partinin birleşmesiyle kurulan Sosyaldemokrat Halkçı Partinin (SHP) ilk olağanüstü kurultayında SHP Genel Başkanı seçilen İnönü, Bu görevini 1993'e kadar sürdürdü. İnönü liderliğindeki SHP, Anavatan Partisinin (ANAP) iktidarda bulunduğu 1989 yerel seçimlerinde oyların yüzde 28,7'sini alarak birinci parti konumuna yükseldi. SHP, başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere 67 il merkezindeki belediye başkanlıklarının 39'unu elde etti. Türkiye'de Ekim 1991'de yapılan erken genel seçimlerde oyların yüzde 20'sini alan SHP, üçüncü parti oldu. Parti içi muhalefetin bu başarısızlığın sorumluluğunu İnönü yönetimine yüklemesine rağmen Doğru Yol Partisinin (DYP) SHP ile koalisyon hükümeti kurması, hükümette başbakan yardımcılığı ve devlet bakanlığı görevlerini üstlenen İnönü'nün parti içindeki durumunu güçlendirdi. Demirel'e verdiği destek nedeniyle eleştirildi SHP'nin 1992'deki 7. Olağanüstü Kurultayı'nda, İnönü'nün karşısına çıkan Deniz Baykal ve muhalefet grubu başarılı olamadı. İnönü'nün yeniden genel başkan seçildiği kurultay sonrası Baykal ve ekibi, SHP'den ayrılarak 12 Eylül 1980 darbesinin ardından kapatılan CHP'yi yeniden açtı. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 17 Nisan 1993'teki ölümü ve ardından Süleyman Demirel'in cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra yaklaşık 1,5 ay başbakanlık görevine vekalet eden İnönü, Demirel'in cumhurbaşkanı adaylığına verdiği destek nedeniyle eleştiriye uğradı. SHP ile CHP'nin birleştiği 1995'teki kurultayda, CHP'nin "Onursal Genel Başkanı" seçilen İnönü, 7 aylık süreyle DYP-CHP koalisyon hükümetinin başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı oldu. İnönü, 2001'de de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bazı uygulamalarına tepki göstererek partiden istifa etti, sonrasında aktif siyaseti bırakarak, siyasi kariyerini noktaladı. 31 Ekim 2007'de hayatını kaybeden Erdal İnönü, 25 yıla yakın süren siyasi yaşamında, "siyasetin gülen yüzü" olarak anıldı. Özden Toker, ağabeyi Erdal İnönü'yü anlattı Ağabeyi Erdal İnönü'yü AA muhabirine anlatan 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kızı ve İnönü Vakfı Başkanı Özden Toker, ağabeyinin duygularını, düşüncelerini açıkça ifade etmekten, kendi doğrularını söylemekten vazgeçmeyen biri olduğunu söyledi. Erdal İnönü'nün 1926'da Pembe Köşk'te doğduğunu anlatan Toker, 3 kardeş burada büyüdüklerini, ağabeyinin başarılı bir eğitim hayatının ardından istemeden atıldığı politikayı severek ve başarıyla yaptığını belirtti. Ağabeyinin son derece naif biri olduğunu, mütevazı yaşadığını ve her zaman kendi kararlarını verdiğini dile getiren Toker, şunları söyledi: "Kardeşler arasında en sakin olan, en az konuşan oydu. Fotoğrafının çekilmesini hiç istemezdi. Küçükken de öyleydi. Ama sonra öyle şartlar oldu ki en çok onun resmi çekildi. Atatürk cumhurbaşkanı, babam başbakan. Ağabeyim başbakan oğlu olarak doğmuş ve ondan sonra biz öyle yaşadık, öyle bilindik. İşte ağabeyim en çok bundan rahatsız olurdu. 'Bizim ne farkımız var?' derdi. 'Başbakan çocuğu yahut herhangi bir vatandaşın çocuğu olmuş, aramızda ne fark var? Biz çocuğuz.' derdi. Politikaya girdikten sonra çok severek yaptı bunu. Başarılı da oldu. Fikirlerini açıkça söyleyebildi. Tamamıyla tarafsız bir politikacı oldu. Diğer parti başkanlarıyla, büyükleriyle son derece saygılı, iyi bir ilişkisi oldu. Hiçbir zaman kendine aykırı bir iş yapmadı. Hep kendi gibi kaldı, politikasını da kendi gibi, severek yaptı. 'Artık yeter.' dediği zaman da politikadan güzel güzel ayrıldı." "Matematik ve fizik okumayı tercih etti" Erdal İnönü'nün sorumluluk sahibi bir insan olduğunu, okuma ve çalışmayı sevdiğini aktaran Toker, "Çocukluğumuzda diğer çocuklar oynarlarken o çıkıp odasında kitap okumayı, ders çalışmayı yeğlerdi. Onun için önemli olan oydu. Önemli olan ona verilen vazifeyi yapmaktı. Ona bir vazife, bir ödev, bir iş verilmişse onu elinden geldiği kadar yapmaya çalışırdı." ifadelerini kullandı. Gençliğinde dil öğrenmeye yatkınlığından dolayı aile büyüklerinin, ağabeyinin diplomat olmasını ve hariciyeye katılmasını istediklerini belirten Toker, Erdal İnönü'nün matematik ve fizik okumayı tercih ettiğini ve fizik alanında Nobel'den sonraki en önemli ödül sayılan Wigner Madalyası'nı kazandığını anlattı.

Recai Kutan Hayatını Kaybetti Haber

Recai Kutan Hayatını Kaybetti

Saadet Partisinin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanımız, Yüksek İstişare Kurulu Üyemiz, ESAM Genel Başkanı, muhterem büyüğümüz Recai Kutan, Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Milletimizin ve camiamızın başı sağ olsun." ifadelerine yer verildi. Malatya'da 1930'da dünyaya gelen Kutan, 1947'de Malatya Lisesinden, 1952'de ise İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesinden mezun oldu. 1952-1966 arasında DSİ'de görev yapan Kutan, Diyarbakır DSİ 10. Bölge Müdürlüğü döneminde önemli GAP çalışmalarının ortaya çıkmasında mihmandarlık yaptı. Milli Selamet Partisi (MSP) Genel Başkan Yardımcılığı göreviyle 1974'te siyasi çalışmalarına başlayan Kutan,16, 20. ve 21. Dönem Malatya Milletvekili olarak TBMM'de yerini aldı. 1977 seçimlerinde Malatya Milletvekili olmasından sonra kurulan Koalisyon Hükümeti'nde İmar ve İskan Bakanı olan Kutan, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra diğer MSP yöneticileriyle beraber 10,5 ay hapis yattı. Kutan, 19 Temmuz 1983'te kurulan Refah Partisinde Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. 54. Hükümet'in görevde olduğu 1996-1997 yılları arasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yapan Kutan, Refah Partisinin kapatılmasından sonra kurulan Fazilet Partisinin Genel Başkanı oldu. Fazilet Partisinin kapatılmasından sonra kurulan Saadet Partisinin Kurucu Genel Başkanı olan Kutan, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi ve ESAM Genel Başkanı olarak görevini sürdürüyordu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı Recai Kutan'ın vefatı nedeniyle başsağlığı mesajı yayımladı. Kurtulmuş, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, "İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Milli Görüş hareketinin duayenlerinden, ahlakı, kişiliği ve devlet adamlığıyla Türk siyasetinin saygın isimlerinden, ömrünü Allah'ın rızasına ve Türkiye'nin kalkınmasına adayan Recai Kutan ağabeyimizi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Rabb'im onu rahmetiyle kuşatsın, mekanı cennet olsun." ifadelerine yer verdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı Recai Kutan'ın vefatı sebebiyle başsağlığı mesajı yayımladı. Yılmaz, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında, "Milli görüş davasının öncülerinden, Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı Recai Kutan'a Cenabı Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine sabrı cemil niyaz ediyorum. Mekanı cennet, makamı ali olsun." ifadelerini kullandı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin Kurucu Genel Başkanı Recai Kutan'ın vefatı dolayısıyla taziye mesajı yayımladı. Karamollaoğlu, sosyal medya hesabı X'teki mesajında şunları kaydetti: "Kurucu Genel Başkanımız, Yüksek İstişare Kurulu Üyemiz, ESAM Genel Başkanı, Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı; Necmettin Erbakan hocamızın yol ve dava arkadaşı, değerli büyüğümüz M. Recai Kutan'ın vefatını derin bir teessürle öğrendim. Aziz milletimizin ve camiamızın başı sağ olsun. Mekanı cennet, makamı ali olsun."

Güneri Cıvaoğlu, Toprağa Verildi Haber

Güneri Cıvaoğlu, Toprağa Verildi

Beşiktaş'ta tedavi gördüğü hastanede 85 yaşında hayata gözlerini yuman Cıvaoğlu için ilk olarak Bağcılar'daki Milliyet gazetesi binası önüne tören düzenlendi. Törene, tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, eski CHP genel başkanı Altan Öymen ile Demirören Medya çalışanları ve çok sayıda meslektaşı katıldı. Törende konuşan Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir, Cıvaoluğu'nun medya camiasındaki son şövalye olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Kimseye pusu kurmadı. Hep adil olmak için uğraştı. En yakın mesai arkadaşları burada. Güner ağabey sadece Türkiye'deki gazeteleri okumazdı. Dünyadaki gazetelerde neler varsa öğleye kadar okumuş bitirmiş olur. Ya gözümüzden kaçtıysa diye bizim ikaz edenimiz olurdu. Dediğim gibi hocaların en büyüklerinden bir tanesiydi bizim için. İnsanların en önemlilerinden bir tanesiydi." Şendir, Güneri Cıvaoğlu'nun son güne kadar yazmak istediğini, hasta haliyle bile bunun sevincini yaşayan biri olduğunu dile getirdi. Törenin ardından Cıvaoğlu'nun cenazesi, cenaze namazı için Teşvikiye Camisi'ne götürüldü. Törene, İstanbul Valisi Davut Gül, eski Başbakanlardan Tansu Çiller ile siyaset, spor, sanat ve medya camiasından birçok kişi katıldı. Taziyeleri kabul eden Güneri Cıvaoğlu'nun eşi Canan Cıvaoğlu, 55 yıllık birlikteliklerinin ardından eşini kaybetmenin kendisi için büyük boşluk olacağını ifade etti. Güneri Cıvaoğlu'nun birçok vasiyeti olduğunu belirten Canan Cıvaoğlu, "Çok şeyler söyledi. Fakat en aklımda kalan mezarlığına kokulu yasemin istiyordu." dedi. İş adamı Aydın Doğan ise Cıvaoğlu ile uzun yıllar beraber çalıştıklarını söyleyerek, "Değerli bir arkadaşımızdı. Ayrıca bir dostluğumuz da vardı. Son günlere kadar hep beraberdik. Beraber oturduk, beraber kalktık. Nasip bu kadarmış. O da zaten çok uzamayacağını biliyordu." diye konuştu. Cıvaoğlu'nun cenazesi, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Vefatının Üzerinden 5 Yıl Geçti Haber

Vefatının Üzerinden 5 Yıl Geçti

Kurtlar Vadisi dizisinde "Testere Necmi", Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da "Ünal Bey" karakterlerini canlandıran başarılı oyuncu Tarık Ünlüoğlu'nun vefatının üzerinden 5 yıl geçti. Tam adı Reşat Tarık Ünlüoğlu olan sanatçı, 16 Kasım 1957'de İzmir'de dünyaya geldi. İzmir Namık Kemal Lisesini bitirdikten sonra Ankara Devlet Konservatuvarına giren sanatçı, bir yıl opera okuduktan sonra tiyatro bölümüne geçti. Tarık Ünlüoğlu, Ankara Devlet Tiyatrosunda 20 yılı aşkın süren görevinin ardından İstanbul Devlet Tiyatrosuna tayin oldu. Oyunculuğun yanında seslendirme de yaptı Tiyatro oyunculuğunun yanı sıra birçok sinema ve televizyon yapımında oyunculuk ve seslendirme yapan sanatçı, "Avrupa Avrupa", "Benim Annem Bir Melek", "Eyvah Eyvah 2", "Sümela'nin Şifresi: Temel", "Berlin Kaplanı", "Bal Kaymak", "Bir Yusuf Masalı", "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz" ve "Kurtlar Vadisi" adlı dizi ve filmlerde oynadı. Usta oyuncu, kendine özgü karakteristik sesiyle dublaj da yaparak birçok karakterin unutulmayan sesi oldu. Sanatçı, 2008'de başlayarak 3 sezon devam eden "Benim Annem Bir Melek" dizisinde Oya Başar, Dolunay Soysert, Ali Sunal ve Şevket Çapkınoğlu ile rol aldı. Ata Demirer ve Demet Akbağ'ın başrollerde olduğu, 2014 yapımı "Eyyvah Eyvah 3"te oynayan sanatçı, aynı yıl "Ah Neriman" adlı dizide Perran Kutman, Sezin Akbaşoğulları ve Avni Yalçın ile başrolleri paylaştı. İlk evliliğinden Zeynep adlı bir kızı bulunan sanatçı, ikinci evliliğini 25 yıl birlikte yaşadığı Gülenay Kalkan ile 14 Şubat 2013'te yaptı. "Komedyen olduğumu düşünüyorum" Ünlüoğlu, 2011'de katıldığı bir programda dram ve komedi oyunculuğuna ilişkin şu ifadeleri kullanmıştı: "Ben bir komedyen olduğumu düşünüyorum. Komedyen dramı da komediyi de oynayandır. Komik değil komedyen yani oyuncu. Hangi rol verilirse onu en iyi şekilde oynamaya çalışıyorum. Başardığımı da zannediyorum. Bu konuda mütevazı olmayacağım. İyi olduğumu biliyorum ve bu yaşımdan sonra hala daha iyi olabileceğimi de biliyorum. Bu işin okulunda okudum, kabiliyetli olduğumu da biliyorum ve okuduğum okulda öğretmenlik de yaptım. Öğrenci yetiştirirken aldığım zevki de hiç bir şeye değişmem diyebilirim." Bir röportajında tiyatro sahnesinde en çok oynamak istediği rolün 3. Richard olduğunu belirten usta oyuncu, "Bir Amerikan filminde oynamayı da çok isterim ama maalesef Türkiye'de doğduk. Bizim duygularımız yabancı oyunculardan daha yüksek ama onlar bunu kelimelerle anlatabiliyorlar. Bizde duyguyu ifade eden kelimeler fazla olmadığı için onu oynuyoruz." demişti. Ünlüoğlu'nun eşi Gülenay Kalkan ise sanatçının vefatının ardından bir söyleşide şunları anlatmıştı: "Benim bir yanım Tarık'la gitti. 30 yıllık bir ilişki. Az değil. Ama hiç kırmadık birbirimizi. Çok güzel kavgalarımız da olurdu. Dalgalanırdık, kızardık birbirimize. Ama gerçeği bu zaten. O bana hep, 'Ben senin hakkını nasıl ödeyeceğim' derdi. Ben sette çalışırken o kadar huzursuz olurdum ki, aklım hep Tarık'ta olurdu. Tarık'ın çekimi yok evde, ne yiyecek, sıkılır o. Hep onu düşünürdüm, o yüzden son üç yıl hiç iş kabul etmedim. Her yere beni götürürdü. Bana sırtını dayamaktan hoşlanırdı. Hayat bana anne babamdan sonra çok güzel iki hediye verdi, biri tiyatro, diğeri Tarık." Akciğer kanseri tedavisi gören sanatçı, 1 Ekim 2019'da İstanbul'da yaşama veda etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.